İçindekilerGirişİndex
YukarıİlkÖnceki YokSonrakiSon
Geriİleri
Yazdır
Onder Teker
on_der_tek_er@yahoo.com

İş İlanları Sözlüğü

İş İlanı Edebiyatı

İş ilanlarının kendine has bir edebi üslup vardır. Tıpkı ulusal kültürümüzün en nadide bileşenlerinden biri olan Divan Edebiyatı gibi, kendine has sözcük yapılarına, söyleyiş tarzlarına sahiptir. Kesinlikle yüksek bir imgeleme gücü gerektirir. Zira ilanın yazarı niyetini açık açık değil çeşitli imgeler kullanarak dolaylı bir biçimde dile getirir. Bu yazımda ilanların arkasındaki bu sihirli dili anlamanın ipuçlarını veriyorum.

Sık Rastlanan İş İlanı İfadeleri ve Anlamları

İş ilanlarında sık sık rastlanan ifadeler ve anlamlarına tek tek bakalım :

Onu, şunu, bunu bilen, ötekiyle beriki hakkında bilgi sahibi olan, azıcık da diğerinden anlayan

Biz gelen elemana her tür işi yaptıracağız. Çeşitli konularda uzman bir kaç kişi bulunduracak kaynağımız yok. Gelen arkadaş iş alanıyla yakından uzaktan ilgili bütün konuları bilecek ve bütün işleri yapacak.

İkinci anlamı da, bizim şirketimizde bütün bunları bilen eleman yok, ya da faydalanamayacağımız kadar meşgul. Daha önce bu işleri yapan bir arkadaş vardı kaçtı. Onun bildiği konuları vallahi hiç birimiz bilmiyoruz. Gelen arkadaş herşeyi bilsin ki işleri yürütebilelim.

Teknolojik gelişmeleri takip eden, kendi kendine öğrenme becerisine sahip, araştırmayı seven, kendini geliştirmeye açık...

Olur da yeni bir şey bilmek gerekirse kesinlikle biz gelen kişinin öğrenmesi için kursa veya herhangi bir eğitime göndermeyeceğiz. Danışman da tutmayacağız. (Ya paramız yok ya da böyle şeylere para ayrımak gibi mevhum kitabımızda yazmıyor.) Gelen eleman bunları kendi kendine öğrensin. Elbette ona yeni şeyleri öğrenmesi için mesai saatleri içinde süre de vermeyeceğiz. Arkadaş araştırmayı seviyor ya akşamları ve hafta sonları öğrensin bir şeyler dursun.

Analitik düşünme yeteneğine sahip, proaktif, problem çözmekte yetenekli

Bizim şirketimizde herhangi bir düşünme becerisine sahip yönetici, yönetici yardımcısı, danışman veya ortak yok. Hiç birimizin karımaşık konuları anlaması için gelen kişiye destek veremeyiz. Aciziz. Gelen kişi bütün bu yeteneklere kendi sahip olmalı.

Sorumluluk alacak, insiyatif alacak, planlı ve programlı çalışan, kendinden motive

Bizim alacağımız bu elemanı yönetecek müdür, proje yöneticisi gibi bir kadromuz yok. Gelen kişi hem işi yapacak hem de kendi kendisini idare edip bizi bir de başına müdür koyma masrafından kurtaracak.

İkinci bir anlamı da şu olabilir : Bizim gelen kişiyi yönetecek adamımız var ama kendisi iki tavuğu güdemeyecek kadar beceriksiz kişi. (Bazen bu kişi ilanı bizzat veren kişidir.) Peki bu yöneticiyi iyi yönettiği için bulundurmuyoruz ki! Kendisini biz torpilli, yalaka, iyi numaracı, piyasada iyi bağlantıları var diye tutuyoruz. Gelen kişi kendi kendini motive etsin işte. Ama yonetici tarafından yönetiliyormuş gibi davransın.

Müşteri ilişkilerinde başarılı, prezantable

Gelen elemanı biz müşteriyle başbaşa bırakacağız ve ne halin varsa gör diyeceğiz. Kendisi hem işini yapacak hem de müşteriyle ilişkilerini iyi tutacak. Satış/Pazarlama/Müşteri İlişkiler kadrosu bulunduracak durumumuz. Aynı adam hem pazarlama yapacak, hem satışta buluncak hem da asıl işin kendisini de o yapacak. Çok yönlü kişilikten kime zarar gelir canım?

Esnek çalışması saatlerine uyum gösteren

Biz iki kişilik işe bir kişi alıyoruz. O yüzden de o kişi iki kişilik performans gösterecek.Yarım mesai fazla yaparsa ve bu mesai saati boyunca bir miktar hızlı çalışma yaparsa esnek çalışma saatleri işlevini yerine getirmiş olur.

İkinci anlamı da var. Vallahi burada herkes gece gündüz çalışıyormuş gibi yapıyor. Normal mesai saatlerinde hiç bir iş yapmayanlar akşamları ve haftasonu da kalarak ya fazla mesai parası alıyorlar ya da çok çalışıyor göründükleri için üst yöneticilerden 'aferim' şeklinde prim topluyor. Gelen arkadaş gece gündüz çalışıyormuş numarası yapması lazım. İsterse hiç bir şey yapmasın.

-Miş Gibi Yapma Sanatı

Okuldan yeni mezun arkadaşlar iş ilanlarının bu garip dilini çözmekte zorlanıyor. Daha da kötüsü, asıl anlamlarını çözerlerse dehşete kapılıyorlar. Halbuki her durumun çözümü (daha doğrusu bir hilesi) var. İşverenler ve yöneticiler 'uyanık' olduklarını sanırlar ama iş alanlar her türlü numaraya karşı bir çözüm getirmişleridir. Her zaman -miş gibi yapılır. Biliyor'muş gibi, çalışıyor'muş gibi. İş hayatı poker masasına benzer. Elinde ne olduğu ikinci derecede önemlidir. Birincil öneme sahip olan ne kadar iyi rol yaptığındır. Şimdi tek tek çözümlere değineceğiz. (Buradaki bilgiler tamamen çalışanların davranışları gözlenerek oluşturulmuştur.)

Herşeyi Biliyormuş Gibi Yapmak

Çok basit yapılır. Her konuda bir kitap karşıtırılır, bir kaç yazı okunur biraz da deneme yapılır ve her konuda 'uzman'mış gibi yapılır. Şirketlerde pek az yönetici sizin o konuyu aslında doğru dürüst bilmediğiniz anlayacak bilgiye sahiptir. Sizin biraz çalışarak öğrendiğinizi o hiç bilmemektedir. Sadece kulakdan dolma bilgileri vardır ve kendileri gibi biraz biliyormuş gibi görünen herkesi biliyor sanırlar. Bazı yöneticiler karşısındakinin bilmiyor olabileceğini sezer (o da sadece karşısındaki kişinin tavırlarından, yoksa kendi bilgisiyle değil). Ama bilmiyorsa bile biliyorum diyorsa çok çalışıp işi yaparken öğrenir diye düşünür ki bu da pek yanlış değildir. İdare edecek kadar bilgi bir iki hafta içinde, şirkete alışana dek alınır.

Becerikliymiş Gibi Yapmak

Aslında 'analitik düşünme yeteğine sahip', 'proaktif', 'kendi kendini geliştirebilen' gibi yetenek ve beceriyle ilgili sıfatlara sahipmişsiniz gibi göstermek en kolay şeydir. Kolaydır çünkü genellikle iş ilanına bu ifadeleri yazanların bu yeteneklerden yoksundurlar. Hatta bu sözcüklerin anlamlarını bile bilmezler. İlana koymalarının sebebi herkesin ilanlara böyle şeyler koyuyor olmalarıdır. Bu ifadelerin çoğu da yurtdışı kökenlidir. Yurtdışından da bu ifadeleri bilmeden kullananalar çoktur ama bilerek kullananları da çoktur. Ama ülkemizde bu ifadeleri bilene nadiren rastlanır. Dahası, bir çok insan 'proaktif' ve 'analitik düşünme yeteneğine sahip' insanları el üstünde tutmak şöyle dursun, herkes bunlara kin güder. Yöneticiler kendilerini gölgede bırakacak kadar yetenekli insan almaktan şiddetle kaçınır. Bu konuda hassas olunmalı, eğer bu becerileriniz varsa pek fazla ortaya koymamalısınız.

Çok Çalışıyormuş Gibi Yapmak

Bu da çok kolay bir şey. Öncelikle mesai sattleri dışında da ofiste bulunmak gerekir. Hatta mesai saatinde yapılabilecek bir iş için hafta sonu veya akşamları kalıp yapmak en başarılı taktiktir. Çok az işletme 'Yahu sen bu işi mesai saatinde de bitirebilirdin' diyebilecek kadar bilinçli bir yöneticiye sahiptir. Zaten yöneticinin de umrunda değildir bu. Kendi elemanının çok çalışıyor gözükmesi ona da puan kazandırır çünkü.

Çalışıyormuş gibi yapmanın başka yolları da vardır. Çalışanlar bütün özel işlerini mesai saatinde yapar ama şirket için çalışıyor görünür. Özel mailleşmeler, telefon görüşmeler, chat, banka işlemleri, fatura ödemeleri mesai saatinde yapılabilecek özel işlerdir. Hatta bir çok kişiyle mesai saati dışında mailleşme ve chat'leşme olanağı yoktur. Evlerinde internet bağlantısı olmayanlar bile bulunmaktadır.

Çalışıyormuş gibi görünmenin bir yolu da başkalarının yaptığı işleri birlikte yapıyor görünmektir. Bütün şirketlerde işler çalışanların bir kısmı tarafından yapılır ve diğerleri hafif işler veya ayak işleri yapar. Yöneticiler genelde, işin en zor kısmını kimin yaptığının anlayamaz. Bir çok kişi arada kaynar. Eğer çalışan az bilgiliyse yetişene kadar arada kaynamayı sürdür. Ama biraz bilgi sahibi olunca arada kaynamaya devam etmekte zorlanır.

Bir başka taktik de yapılan önemsiz işlerin önemli olarak gösterilmesi. Burada hüner kelime seçiminde. Havalı sözcükleri 'Altyapı Kurdum', 'Bir Sisteme Oturttum', 'Gerekli Görüşmeleri Yaptım' , 'Analiz Yaptım' ,'İnceleme Yaptım'. Bütün bunlar yuvarlak laflardır. 'Analiz Yaptım' örneğin bir belgeyi şöyle bir okumak anlamına gelebilir. 'Altyapı Kurdum' bazı bilgileri bir doyaya yazdım anlamına da gelebilir. Ama bu işler normal şekilde söylenirse istenen etkiyi vermez.

Sonuç

İş hayatına yeni başlayanlar 'Ben yeterince bilgi sahibi değilim, hiç bir şey yapamam' diye kesinlikle düşünmemeli. Piyasada iyi bilen çok az kişi var. Bir çok kişi yarım yamalak bilgisiyle işler çeviriyor. Bir iş yerinde hiç bir şey yapamayanlar çok tecrübeli elemanlar da olabilir. Bir şeyler biliyormuş gibi görünürler ama aslında onların bildiklerini acemi bir kişi bir iki haftada öğrenir. Yeterki iyi niyetli olsun. Kişi 'Bilmiyorum ama öğrenebilirim' demelidir. Kervan yolda düzülür. Belki bu yazı okuyan deneyimsiz olanlar haklı olabileceğimi düşünür. Ama deneyimli insanlar yazdıklarımın çoğunun gülünç ama kesinlikle gerçek olduğunu bilir. İşte deneyim buna deniyor. Çoğunluğun yeterince deneyimli olmadığını bilmeye.

İçindekilerGirişİndex
YukarıİlkÖnceki YokSonrakiSon
Geriİleri
Yazdır