Bayezid'in babası Sultan Süleyman'a yazdığı mektupta geçen ve af dileyen şiir aşağıdaki gibidir:
Ey serâser âleme sultân Süleymânum baba
Tende cânum cânumun içinde cânânum baba
Bâyezidine kıyar mısun benüm cânum baba
Bî-günâhım Hak bilür devletlü sultânum baba
Enbiyâ ser-defteri ya'ni ki Âdem hakkıçün
Hem dahi Mûsî ile Îsî-i Meryem hakkıçün
Kâinâtın serveri ol Ruh-ı A'zam hakkıçün
Bî-günâhım Hak bilür devletlü sultânum baba
Sanki Mecnûnum bana dağlar başı oldu durak
Ayrılup bi'l-cümle mâl ü mülkden düştüm ırâk
Dökerüm göz yaşını vâ-hasretâ dâd el-firâk
Bî-günâhum Hak bilür devletlü sultânum baba
Kim sana arz eyleye hâlüm eyâ şâh-ı kerîm
Anadan kardaşlarumdan ayrılup kaldım yetîm
Yok benüm bir zerre isyânum sana Hakdur alîm
Bî-günâhum Hak bilür devletlü sultânum baba
Bir nice ma'sûmum olduğun şehâ bilmez misün
Anlarun kanuna girmekden hazer kılmaz mısun
Yoksa ben kulunla Hak dergâhına varmaz mısun
Bî-günâhım Hak bilür devletlü sultânum baba
Tutalum iki elim baştan başa kanda ola
Bu meseldür söylenür kim kul günâh itse n'ola
Bâyezîd'ün suçunı bağışla kıyma bu kula
Bî-günâhım Hak bilür devletlü sultânum baba
Dönemin Türkçesine göre bazı ifade değişiklikleri:
hakkıçün : hakkı için
Mûsî : Mûsa
Îsî : İsâ
anlarun : onların
Bayezid'in babası Sultan Süleyman'a yazdığı mektupta geçen ve af dileyen şiire Kanunu Sultan Sülayman'ın cevap olarak gönderdiği şiir aşağıdaki gibidir :
Ey dem-â-dem mazhar-ı tuğyân u isyânım oğul
Takmayan boynuna hergiz tavk-ı fermânım oğul
Ben kıyar mıydım sana ey Bâyezîd Hân'ım oğul
Bî-günâhım deme bâri tevbe kıl cânım oğul
Enbiyâ vü evliyâ ervâh-ı a'zam hakkiçün
Nûh u İbrâhim ü Mûsâ İbni Meryem hakkiçün
Hâtem-âsâr-ı nübüvvet Fahr-i Âlem hakkiçün
Bî-günâhım deme bâri tevbe kıl cânım oğul
Âdem adın etmeyen Mecnûna sahrâlar durak
Kurb-i ta'atden kaçanlar dâ'imâ düşer ırak
Ta'n değildir der isen Vâ hasretâ dârü'l-firâk
Bî-günâhım deme bâri tevbe kıl cânım oğul
Neş'et-i Hakdır nübüvvet râm olan olur kerîm
Lâ-tekul üf kavlini inkâr eden kalır yetîm
Tâ'ate isyâna alîmdür Hudâvend-i Kerîm
Bî-günâhım deme bâri tevbe kıl cânım oğul
Rahm ü şefkat zîb-i îmân olduğun bilmez misin
Ya dem-i ma'sûmu dökmeden hazer kılmaz mısın
Abd-i âzâd ile Hak dergâhına varmaz mısın
Bî-günâhım deme bâri tevbe kıl cânım oğul
Hak reâyâ-yı mutî'e râ'î etmişdir beni
İsterim mağlûb edem agnâma zi'b-i düşmeni
Hâşe lillâh öldürürsem bî-günâh nâgâh seni
Bî-günâhım deme bâri tevbe kıl cânım oğul
Tutalım iki elin başdan başa kanda ola
Çünki istiğfâr edersin biz de afv etsek n'ola
Bâyezîdim suçunu bağışlarım gelsen yola
Bî-günâhım deme bâri tevbe kıl cânım oğul
İbn-i Meryem : Meryem'in oğlu (Hazreti İsa)
Hâtem-âsâr-ı nübüvvet : "Peygamberler'in Sonuncusu" anlamına gelen ve Hz Muhammed'i belirten bir ifade.
Lâ-t'akul üf : İsrâ suresindeki "Lâ Tekul Lehumâ Uffin" yani "o ikisine (anne-baba) öf-aman söylemeyin" anlamına gelen bir ayete atıf yapılmaktadır