İslam felsefesini aşağıdaki gibi kategorilere ayırabiliriz:
- Kuramsal Felsefe
- Pratik Felsefe
- Kelâm
- Tasavvuf
- Bilim Felsefesi
- Sanat Felsefesi
- Din Felsefesi
- Dil Felsefesi
- Tarih Felsefesi
İslam tarihinde ilk çeviri faaliyeti Hz. Ömer döneminde yapılan Pehlevice "Hudayi Nâme" adlı eseri çevirme faaliyetidir. Ancak Hz. Ömer eseri beğenmemiş ve çeviriyi durdurmuştur.
Daha sonra Emeviler zamanında ve Halid bin Yezid döneminde astronomi, kimya ve tıp ile ilgili kaynaklar çevrilmiştir.
Abbasiler döneminde Mansur zamanında da çeviriler yapılmıştır.
İlk sistematik çeviriler ise Me'mûn'un zamanında Beytü'l-Hikme (Bilgelik Evi) adlı okulun kurulmasıyla 830 yılında başlamıştır
İlk çeviri faaliyetlerini Sabiî ve Süryaniler yapmıştır. Daha sonraları Yunanca bilen Müslümanlar çeviri yapmışlardır. Bazı önemli çevirmenler :
- Sâbit İbn Kurrâ (Sâbiî'dir, Müslüman olduğu da rivayet edilir)
- Kura İbn Sâbit
- Sinân İbn Sâbit
- İbn Mukaffa (İranlı, Zerdüşken Müslüman olmuştur)
- Muhammed (İbn Mukaffa'nın oğlu)
- Osman el-Dımışkî
İslam Felsefesinin ana kaynakları aşağıdaki gibi gösterilebilir:
- İslâmî Kaynaklar
- İslam Dışı Kaynaklar
- Müslüman Toplumlarının İslam Öncesi Kültürleri (Araplar, Türkler ve Farslar gibi milletlerin eski kültürleri ve dinlerinin etkisi)
- Tercüme Edilen Yabanci Eserler
- Hermes Geleneği : Mezopotamya ve Babil'den doğup Mısır ve Yunan gibi Eski uygarlıkları etkilemiştir. İslamı, Sabiîlik, Yunan-Helenistik, Fars ve Gnostisizm yoluyla etkilemiştir. Astronomi, Kimya, Astroloji, Simya, Hurîfilik ve büyücülük konularında etkisi vardır. Tasavvufda, Batınîlik, İsmaililik, Dürzîlik'de etkili olmuştur
- Antik Yunan ve Hellenistik : M.Ö 6. yy ile M.Ö 300'lü yıllaro arasında kabul edilen Eski Helen uygarlığı en çok etkileyen uygarlık olmuştur. Etkileyen filozoflar Sokrat öncesi (Tales, Pisagor, Empedokles gibi ) ve Sokrat sonrası (Platon , Aristo, Plotinus, Proclus, Galen, Alexandre d’Afrodise) olarak ayrılmaktadır.
- Sasanî/İran : Sesani kültürüne Yunan, Hint kültürü ve Maniheizm , Zerdüştlük gibi dinler etkilemiştir. İran asıllı Müslümanlar ve İbnü'l-Mukaffa, oğlu Muhammed gibi âlimler bu kültüre ait bazı eseri Arapça'ya çevirdiler. Kelile ve Dinme adlı meşhûr Hint eseri doğrudan Sanskritçe'den değil, Farsça çevirisinden tercüme edilmiştir
- Hint : İranşehrî ve Bîrûnî gibi Müslümanların Hint kültür ve düşüncesi ile ilgili yazdıkları ile etkili olmuştur
Gazâlî, Tehâfütü'l-Felâsife kitabında Fârâbî ve İbn Sînâ gibi filozofları üç konuda küfürle suçlamaktadır:
- Âlemin Ezelîliği - Evrenin Başlangıcı : Filozofların , evrenin Allah'ın varlığının bir sonucu olduğunu, en baştan beri var olduğunu, sonradan yaratılmadığı savunduklarını nedeniyle küfre girmekle suçlamıştır. Fârâbî ve İbn Sînâ gibi İslâm Meşşâîleri'ne göre âlem zaman bakımından ezelîdir ve alemin yaratılışını Sudur Teorisi ile açıklamışlardır.
- Allah'ın sadece küllîleri (parçaların oluşturduğu bütün, tümel) bildiği ve tikelleri bilemeyeceği yani tikel bilginin tümel bilginin kapsamında olmadığı
- Âhiret hayatı cismani değil ruhanî olduğu : Filozofların ahiretin ruhani olduğunu savunmalarından dolayı küfre girmekle suçlamıştır. Filozofları "ölümden sonraki hayat için bedensiz dirilişin gerçekleşeceği ve ahiret ahvallerinin sembollerden ibaret olduğunu" savunmakla suçlamıştır.
Akıl tümel kavramları (cins ve tür gibi tümeller ile önsel yani a priori bilgileri) oluşturmamızı ve kavramamızı sağlayan ve insanın) nefsinde bulunan en önemli güç ve cevherdir. Nefiste bulunan akılla maddi olmayan varlıklar alanına ait bilgiler aracısız ve zorunlu olarak elde edebilir. Duyular ile ile elde edilen bilgiler gibi sübjektif değil, objektifdir.
Akıl, tikelden tümele yükselme yoluyla metafizik varlıkların, tümelden tikellere inerek fizikî nesnelerin bilgisini edinme güç ve yeteneğini sağlar.
El Kindî aklı dörde ayırmıştır:
- Güç Halindeki Akıl (el-akl bi’l-kuvve) : İnsanda doğuştan vardır. Sürekli Fiil Halindeki Akıl ona etki etmediği süresince pasiftir.
- Sürekli Fiil Halindeki Akıl (el-aklü’llezî bi’l-fi‘l ebeden) : Bu akıl insanın doğasının (nefs) fonksiyonu olan tümel kavramlardan ibarettir. (Aristo'nun aktif akıl olarak belirttiği akıldır). Bu kavramlar Güç Halindeki Akıl'ı, Sürekli Fiil Halindeki Akıl haline getirir.
- Fiil Alanına Çıkan Müstefâd Akıl (el-aklü’llezî harece mine’lkuvve ile’l-fi‘l) : Nesnelerden soyutlama yaparak bilgi üretmeye başladığı akıldır. Sürekli Fiil Halindeki Akıl'ın , Güç Halindeki Akıl'a etkilemesiyle oluşur. Akıl ve kavram özdeşleşir. Bu akıl önsel bilgileri, tümelleri yani varlığa ait tür ve cinsleri algılar.
- Beyânî veya Zâhir Akıl (el-aklü’l-beyânî evi’z-zâhir) : Bir önceki maddede bahsedilen Müstefâd Akıl'ın sahip olduğu bilgileri ortaya koyduğu akıldır. Örneğin yazı yazmayı bilen kimsenin bizzat yazarak bildiğini göstermesi durumudur.
Farabi'ye göre doğuştan bir bilgi yoktur. Duyular aracılığıyla edindiği bilgilerden akıl gücüyle tümel bilgilere ulaşır ve bunlar yardımıyla yeni bilgiler üretir.
Güç şeklinde pasif bulunan aklın sürekli fiil halinde bulunan bir dış etkene ihtiyacı vardır.
Farabi aklı ameli ve nazari olarak ikiye ayırır:
- Aklî : İnsanın davranışlarını belirler
- Nazarî : Duyularla gelen bilgilerin nefis aracılığı ile mükemmelleşmesini sağlar.
- Güç halindeki akıl (el-akl bi’l-kuvve) : Nefsin bir gücüdür. Varlığa ait renk ve şekilleri soyutlayarak kavram haline getirir.
- Fiil halindeki akıl (Bilfiil akıl) : Güç halindeki aklın aktif duruma geçmesidir. Akıl soyutlama yaparak maddeden tam bağımsız bilgilere ulaşır.
- Müstefâd akıl : Duyu algılarıyla ilişkisi kalmayan bu akıl insan aklının ulaşabileceği en yüksek seviyedeki akıldır; sezgi ve ilhama açık olduğu için faal akılla ilişki kurma imkanına sahiptir. Bu seviyede insan teorik düzeyde düşünme ve akıl yürütme imkanına sahiptir
Bilmenin zihnin soyutlama yapmasıyla başladığını belirtir ve bunun için idrak terimini kullanılır. Bilme, zihnin
soyutlama yoluyla nesnenin suretini alıp bilgiye dönüştürmesinden ibarettir.
- Kuvve halinde akıl : insanın sahip olduğu bilme yeteneği
- meleke halinde akıl : düşüncenin ilkelerinin kazanılması
- fiil halinde akıl : meleke halinde akıl ile kazanılan ilkelerle gözlem ve deneyle nesnel dünyanın bilgilerinin kazanılması
- müstefâd akıl : faal aklın etkisiyle zihnin bu aşamalardan geçerek mükemmellik düzeyine ulaşması
- kutsî aklı : üstün yeteneklere sahip olan peygamberlerin mazhar oldukları vasıtasız bilgi