Manifesto

Hitit Yalanı

TARİHTE, HİÇ BİR ZAMAN BİR HİTİT KAVMİ YAŞAMADI. HİTİT DİLİ KONUSULMADI. TARİHTE, HİÇ BİR ZAMAN BİR HİTİT DEVLETİ KURULMADI: NE HİTİT KRALLIĞI NE HİTİT İMPARATORLUĞU. TARİHTE, HİÇ BİR ZAMAN BİR HİTİT KÜLTÜRÜ OLMADI. AKSİNİ SÖYLEYENLER DOĞRU SÖYLEMİYORLAR.
HİTİT YALANI SİYASİ BİR PROJEDİR. BİR TEORİ, FANTAZİ VE EFSANEDEN İBARETTİR
Türk tarihçi Ekrem Memiş'in dediği gibi "Hitit ismi binlerce yıl sonra uydurulmuş bir yalandır"
Buna rağmen Hititler hakkında kütüphaneler dolusu kitap yazılmıştır. Hitit eserleriyle dolu müzeler kurulmuştur.
Kim ve neden böyle bir teori uydurdu?
Bu sorunun yanıtını Avrupa Tarihinde aramamız gerekiyor.
I - Bundan bin yıl kadar önce Avrupa'nın büyük kısmında, yarı ilkel halklar yaşıyordu. Bunlar önce Hristiyan oldular. Haçlı Seferlerine katıldılar. Endülüs Emevîleriyle temas kurdular, Müslümanlar sayesinde Yunan bilim ve felsefesini öğrendiler ve medenileşmeye başladırlar.

1453 yılında İstanbul'un Türkler tarafından alınması, Avrupa'da yeni bir süreci tetikledi. Coğrafî Keşiflerle başlayan bu süreçte, Rönesans, Reform, Aydınlanma Hareketleri, Büyük Fransız Devrimi ve Sanayi Devrimi yaşandı. Avrupalılar dünyayı tanıdı, gittikleri yerleri işgal ettiler, köleleştirdiler, sömürdüler. Bu sömürü sayesinde Avrupa'nın Portekiz, Hollanda ve İngiltere gibi çok önemsiz ülkeleri bile, "güneş batmayan imparatorluklar" haline geldiler.Bu süreçte Avrupalılar Mezopotamya, Mısır, Suriye ve Anadolu Medeniyetlerini keşfettiler. Kendi geçmişlerinde bu kültürlerin karşılığını aradılar, ancak bulamadılar. Bu boşluğu doldurmak üzere Kafkasya'nın Kurgan Kültürüne ve Anadolu'nun Hatti Kültürüne sarıldılar. Hitit Efsanesi böyle doğdu. Hattiler'e Hitit dediler ve bir Hint Avrupa dili konuştukları tezini uydurdular. Hitit yalanıyla Babil'e, Kadeş'e ve Karkamış'a kadar her yere sahip çıktılar. Kendi geçmişlerinde de parlak medeniyetler olduğu savını ileri sürdüler.
Halbuki; Hattiler Eski Tunç Çağında Anadolu'da yaşamış Asya orijinli bir halktır. Eklemeli bir dil konuştukları çok iyi bilinmektedir. M.Ö. 2500 yılından itibaren metal sanayini çok geliştirmişler, Kafkaslardaki Kurgan Kültürüyle ilişkili parlak bir medeniyet kurmuşlardır. Hattiler, M.Ö. 2500 yılından M.Ö. 6. yüzyıla kadar, Anadolu ve Suriye'de ismen ve cismen var olmuşlardır. Bugün müzeleri dolduran arkeolojik eserler, Hititlere değil Hattilere aittir.
Hitit yalanı basit bir tercüme hatası üzerine kurgulanmıştır:
Kutsal Kitap sık sık Hattiler'den söz eder.
Yahudilerin Kutsal Kitabı Tevrat, M.Ö. 5 – 3 yüzyılda, İbranca olarak yazıldı. M.Ö. 3. Yüzyılda Yunancaya ve M.S. 2. Yüzyılda Latinceye çevrildi. İbranca'da sesli harf olmadığı için Hatti kelimesi Ht, çoğulu Hattim "httm" şeklinde yazılır. Tevrattaki "ht" sözcüğü Yunancaya ( ), Latinceye ( ) şeklinde çevrildi. Sözcük, Tevrat'ın, M.S. 16. Yüzyıldaki, Almanca çevirisi sırasında "Hethither" şeklini aldı. Ve Batı dillerine "Hitit" olarak yerleşti.
Aynı şekilde; Tevrat'taki "RRT" = URARTU kelimesi ARARAT, "NNRT" NİNURTA kelimesi de NiMROD olarak tercüme edildi.
II - Avrupa'nın iki önemli ülkesi, yukarıda yazdığımız, dünyaya yayılma ve gittiği yerleri yağmalama hareketini kaçırmıştı: İtalya ve Almanya.
Bu da Avrupa Tarihiyle ilgili bir sorundur. Avrupa Tarihini belirleyen faktörlerin başında "Germen-Fransız" rekabeti gelir. 17.yy'da Almanlar Roma İmparatorluğuna özenerek/öykünerek bütün Avrupa'yı bir bayrak altında toplamaya kalkıştılar. Fransızlar buna karşı çıktı. 30 yıl süren (1618-1648) savaşı Almanlar kaybetti. 1648 yılında yapılan Westfalya Antlaşması ile yenilen iki ülke İtalya ve Almanya küçük parçalara ayrıldı. Örneğin Almanya, yüzden fazla, birbirine düşman beylik/prenslik haline getirildi. Üstelik bu beyliklerin birleşmesi ve kendi aralarında işbirliği yapmaları dahi yasaklandı. İtalya'da da durum bundan farklı değildi. Bu yüzden, Amerika, Asya ve Afrika yağmalanırken Almanya ve İtalya çırak çıkmıştı. Ancak 19.yüzyılın ikinci yarısında, İtalya'da Kont Cavur İtalyan Birliği'ni, Almanya'da da Bismark Alman Birliği'ni kurduktan sonradır ki, bu iki ülke "yağmaya" katılabildi. Ama o zamana kadar her yer yağmalanmış, onlara pek bir şey kalmamıştı. Almanya ilk sömürgelerini 1884 yılında Uzakdoğu Asya'da kurabildi. İtalyanlar ise Doğu Afrika'da Habeşistan ve Somali'ye, Kuzey Afrika'da Libya'ya saldırdılar.
Sömürge yarışında öteki ülkeleri gerisinde kalan Almanya gözünü Osmanlı İmparatorluğuna dikmişti.
Geniş ve cazip topraklara sahip olan güçsüz Osmanlı İmparatorluğu sömürgecilerin ağzını sulandırıyordu.
Almanlar, yukarıda izah ettiğimiz "Hitit Yalanına" dayanarak Anadolu'da çok eski çağlardan beri Ariyen kavimler yaşadığını iddia ediyor, buralarda ekonomik yatırım ve arkeolojik kazılar yapmak istiyordu. Bugün dünya kütüphaneleri ve müzelerin dolduran eserler böyle yaratıldı.
Almanya bu niyetle; İmparatorluk yöneticilerine ve bazı Osmanlı subaylarına kanca attı ve çok başarılı oldu. Kurulan ittifak Osmanlıyı l. Dünya Harbine sürükledi. 30 Yıl Savaşlarında olduğu gibi Almanlar bir kez daha yenildi. Almanların göz koyduğu topraklar Fransızlara ve İngilizlere kaldı.
İbrahim Demir - Arkeolog (DTCF) - ibrahimdemir07@gmail.com
zafer.teker , 08.03.2020

Bu Sayfayı Paylaş:

Fibiler Üyelerinin Yorumları


Tüm üyeler içeriklere yorum ekleyerek katkıda bulunabilir : Yorum Gir



Bu Sayfayı Paylaş:

İletişim Bilgileri

Takip Et

Her Hakkı Saklıdır. Bu sitede yayınlanan tüm bilgi ve fikirlerin kullanımından fibiler.com sorumlu değildir. Bu sitede üretilmiş , derlenmiş içerikleri, fibiler.com'u kaynak göstermek koşuluyla kendi sitenizde kullanılabilirsiniz. Ancak telif hakkı olan içeriklerin hakları sahiplerine aittir