Orhan Veli'nin Sucunun Türküsü şiiri aşağıdaki gibidir :
Su taşırım, eşeğim önümde;
Deh, eşeğim, deh!
Bin kişinin canına can katar günde;
Deh, eşeğim, deh!
İki teneke bir yanına,
İki teneke öbür yanına;
Salına salına;
Can katar günde bin kişinin canına;
Deh, eşeğim, deh!
Şu dünyada varım yoğum;
Karım, eşeğim, oğlum.
Deh, eşeğim, deh!
Hepinize uzun ömürler versin Tanrım.
Siz ölürseniz, ben ne yaparım?
Deh, eşeğim, deh!
O su taşır, bana yağ bal,
Karıma süt olur.
Çamurlu su, içene âfiyet olur.
Günde yüz hane, bin nüfus
Deh, eşeğim, deh!
Hayat, bulur,
Sıhhat bulur,
Bereket bulur.
Orhan Veli'nin "Kuyruklu Şiir" adındaki şiiri aşağıdaki gibidir :
Uyuşamayız, yollarımız ayrı;
Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi;
Senin yiyeceğin, kalaylı kapta;
Benimki aslan ağzında;
Sen aşk rüyası görürsün, ben kemik.
Ama seninki de kolay değil, kardeşim;
Kolay değil hani,
Böyle kuyruk sallamak Tanrının günü
Orhan Veli'nin "Cevap" adındaki şiiri aşağıdaki gibidir :
-Ciğercinin kedisinden sokak kedisine-
Açlıktan bahsediyorsun;
Demek ki sen komünistsin.
Demek bütün binaları yakan sensin.
İstanbul'dakileri sen,
Ankara'dakileri sen...
Sen ne domuzsun, sen!
Orhan Veli'nin "Rahat" adındaki şiiri aşağıdaki gibidir :
Şu kavga bir bitse dersin,
Acıkmasam dersin,
Yorulmasam dersin;
Çişim gelmese dersin,
Uykum gelmese dersin;
Ölsem desene!
Orhan Veli'nin "Birdenbire" adındaki şiiri aşağıdaki gibidir :
Her şey birdenbire oldu.
Birdenbire vurdu gün ışığı yere;
Gökyüzü birdenbire oldu;
Mavi birdenbire.
Her şey birdenbire oldu;
Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan;
Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire.
Yemiş birdenbire oldu.
Birdenbire,
Birdenbire;
Her şey birdenbire oldu.
Kız birdenbire, oğlan birdenbire;
Yollar, kırlar, kediler, insanlar...
Aşk birdenbire oldu,
Sevinç birdenbire.
Orhan Veli'nin "Deniz Kızı" adındaki şiiri aşağıdaki gibidir :
Denizden yeni mi çıkmıştı neydi;
Saçları, dudakları
Deniz koktu sabaha kadar;
Yükselip alçalan göğsü deniz gibiydi.
Yoksuldu, biliyorum
-Ama boyna da yoksulluk sözü edilmez ya-
Kulağımın dibinde, yavaş yavaş,
Aşk türküleri söyledi.
Neler görmüş, neler öğrenmişti kim bilir,
Denizle boğaz boğaza geçen hayatında!
Ağ yamamak, ağ atmak, ağ toplamak,
Olta yapmak, yem çıkarmak, kayık temizlemek...
Dikenli balıkları hatırlatmak için
Elleri ellerime değdi.
O gece gördüm, onun gözlerinde gördüm;
Gün ne güzel doğarmış meğer açık denizde!
Onun saçları öğretti bana dalgayı;
Çalkalandım durdum rüyalar içinde.
Orhan Veli'nin "Gelirli Şiir" adındaki şiiri aşağıdaki gibidir :
İstanbul'dan ayva da gelir, nar gelir,
Döndüm baktım, bir edalı yâr gelir
Gelir desen dar gelir;
Günaşırı alacaklılar gelir.
Anam anam,
Dayanamam,
bu iş bana zor gelir.
Orhan Veli'nin "Yaşamak" adındaki şiiri aşağıdaki gibidir :
I
Biliyorum, kolay değil yaşamak,
Gönül verip türkü söylemek yâr üstüne;
Yıldız ışığında dolaşıp geceleri,
Gündüzleri gün ışığında ısınmak;
Şöyle bir fırsat bulup yarım gün,
Yan gelebilmek Çamlıca tepesine...
-Bin türlü mavi akar Boğaz'dan-
Her şeyi unutabilmek maviler içinde.
II
Biliyorum, kolay değil yaşamak;
Ama işte
Bir ölünün hâlâ yatağı sıcak,
Birinin saati işliyor kolunda.
Yaşamak kolay değil ya kardeşler,
Ölmek de değil;
Kolay değil bu dünyadan ayrılmak
Orhan Veli'nin Açsam Rüzgara şiiri aşağıdaki gibidir:
Ne hoş, ey güzel Tanrım, ne hoş
Mavilerde sefer etmek!
Bir sahilden çözülüp gitmek
Düşünceler gibi başıboş.
Açsam rüzgâra yelkenimi;
Dolaşsam ben de deniz deniz
Ve bir sabah vakti, kimsesiz
Bir limanda bulsam kendimi.
Bir limanda, büyük ve beyaz..
Mercan adalarda bir liman..
Beyaz bulutların ardından
Gelse altın ışıklı bir yaz.
Doldursa içimi orada
Baygın kokusu iğdelerin.
Bilmese tadını kederin
Bu her alemden uzak ada.
Konsa rüya dolu köşkümün
Çiçekli dalına serçeler.
Renklerle çözülse geceler,
Nar bahçelerinde geçse gün.
Her gün aheste mavnaların
Görsem açıktan geçişini
Ve her akşam dizilişini
Ufukta mermer adaların.
Ne hoş. ey Tanrım, ne hoş,
İller, göller, kıtalar aşmak.
Ne hoş deniz deniz dolaşmak
Düşünceler gibi başıboş.
Versem kendimi bütün bütün
Bir yelkenli olup engine;
Kansam bir an güzelliğine
Kuşlar gibi serseri ömrün.
Orhan Veli'nin "Gün Doğuyor" adını taşıyan şiiri aşağıdaki gibidir:
Dili çözülüyor gecelerin..
Gölgeler kaçışıyor derine.
Alıp sihrini bilmecelerin:
Gün doğuyor şehrin üzerine.
Korkarak şekl'alıyor bacalar,
Gün doğuyor şehrin üzerine;
Dalıyorlar günün gözlerine
Gözleri uykulu atmacalar.
Sallayarak dallarını kavak
Yükseliyor her günkü yerine,
Gün doğuyor şehrin üzerine
Mavi bir ışıkla ağararak.
Gün doğuyor şehrin üzerine,
Renk hacimle doluyor her yer.
Bakıyor dağınık yüzlü evler
Hâla yanan sokak fenerine.
Toprak kımıldıyor yavaş yavaş,
Gün doğuyor şehrin üzerine,
Bembeyaz gece çiçeklerine
Sabahla düşüyor bir damla yaş.
Ve bir deniz hücumu halinde
Gün doğuyor şehrin üzerinde.
Not : şekl'alıyor : şekil alıyor
Orhan Veli'nin "Son Türkü" adını taşıyan şiiri aşağıdaki gibidir:
Kaybolmak üzre suya düşen bilezik;
Bak, bütün kırışıklar silindi sudan.
Son saatimde mi uyandım uykudan,
Neden boş geçen yıllardan içim ezik?
Durdu beni ölüme götüren kervan.
Eski bir şarkı söyleniyor rüzgârda.
Duydum ki sevmeyi bilen dudaklarda
Benim ilahilerim hâlâ okunan.
Sevgilim.. ellerime dokunaraktan..
Beni çağıran bir eda var sesinde.
Bu muydu insanlara son nefesinde
Görüneceğinden bahsedilen şeytan?
Sular çekilmiye başladı köklerde
Isınmaz mı acaba ellerimde kan?
Ah! Ne olur bütün güneşler batmadan
Bir türkü daha söyliyeyim bu yerde!
Orhan Veli'nin "Ekmek" şiiri aşağıdaki gibidir
Dilimin ucunda bir eski arkadaş adı,
Unutulmuş şekilleri taşıyan bulutlar;
Bir gökyüzü genişliğiyle ruhuma dolar
Otların üstüne sırt üstü yatmanın tadı.
Avucumda sıcaklığını duyduğum ekmek;
Üstümde hâtırası kadar güzel sonbahar;
O bembeyaz , o tertemiz bulutlara dalar
Düşünürüm bir çocuk türküsü söyleyerek.
Orhan Veli'nin "Hoy Lu-Lu Ağaç" şiiri aşağıdaki gibidir:
İsterim benim de acaip isimleri
Hiç duyulmamış zenci arkadaşlarım olsun.
Onlarla Madagaskar limanlarından
Çin'e kadar yolculuk yapmak isterim.
İsterim içlerinden bir tanesi
Vapurun güvertesinde yıldızlara karşı
"Hoy Lu-Lu" şarkısını söylesin her hece.
Ve bir gün ansızın bir tanesine
Rastgelmek isterim
Paris'te..
Orhan Veli'nin "Deniz" şiiri aşağıdaki gibidir :
Ben deniz kenarındaki odamda,
Pencereye hiç bakmadan
Dışardan gecen kayıkların
Karpuz yüklü olduğunu bilirim.
Deniz, benim eskiden yaptığım gibi,
Aynasını odamın tavanında
Dolaştırıp beni kızdırmaktan
Hoşlanır.
Yosun kokusu
Ve sahile çekilmiş dalyan direkleri
Sahilde yasayan çocuklara
Hiçbir şey hatırlatmaz.
Orhan Veli'nin "Yokuş" şiiri aşağıdaki gibidir :
Öteki dünyada akşam vakitleri
Fabrikamızın paydos saatinde
Bizi evlerimize götürecek olan yol
Böyle yokuş değilse eğer
Ölüm hiç de fena bir şey değil.
Orhan Veli'nin "Yolculuk" şiiri aşağıdaki gibidir :
Yolculuk niyetinde değilim.
Fakat böyle bir iş yapmaya kalksam
Doğru İstanbula giderim.
Beni bebek tramvayında görünce
Ne yaparsın acep?
Mamafih söylediğim gibi
Yolculuk niyetinde değilim.
Orhan Veli'nin "Asfalt Üzerine Şiirler" şiiri aşağıdaki gibidir :
I
Ne kadar güzel şey;
Yolun üstündeki bina
Yıkıldığı zaman
Bilinmeyen bir ufuk görmek.
II
Kaldırımın kenarına dizilip
Bacası olan silindirin
Yürüyüşünü seyreden
Çocuklara imreniyorum.
III
Onun sesi
Bir arkadaşıma
Denizden geçen
Motorları hatırlatıyor.
IV
Kırık taşlara bakıp
Işıklı bir asfalt düşünmek
Acaba yalnız
Şairlere mi mahsus?
Orhan Veli'nin "Ağacım" şiiri aşağıdaki gibidir :
Mahallemizde
Senden başka ağaç olsaydı
Seni bu kadar sevmezdim.
Fakat eğer sen
Bizimle beraber
Kaydırak oynamasını bilseydin
Seni daha çok severdim.
Güzel ağacım!
Sen kuruduğun zaman
Biz de inşallah
Başka mahalleye taşınmış oluruz.
Orhan Veli'nin "Mahzun Durmak" şiiri aşağıdaki gibidir :
Sevdiğim insanlara
Kızabilirdim,
Eğer sevmek bana
Mahzun durmayı
Öğretmeseydi.
Orhan Veli'nin "Meyhane" şiiri aşağıdaki gibidir :
Madem ki sevmiyorum artık,
O halde, her akşam
Onu düşünerek içtiğim
Meyhanenin önünden
Ne diye geçeyim ?
Orhan Veli'nin "Seyahat" şiiri aşağıdaki gibidir:
Söğüt ağacı güzeldir.
Fakat trenimiz
Son istasyona vardığı zaman
Ben dere olmayı
Söğüt olmaya
Tercih ederim.
Orhan Veli'nin "İnsanlar" şiiri aşağıdaki gibidir:
Her zaman, fakat, bilhassa
Beni sevmediğini
Anladığım zamanlarda
Görmek isterim seni de
Annemin kucağından
Seyrettiğim insanlar gibi,
küçüklüğümde...
Orhan Veli'nin "Seyahat Üstüne Şiirler" şiiri aşağıdaki gibidir:
I
Seyahat edildiği zamanlarda
Yıldızlar konuşur
Söyledikleri şeyler
Ekseriya
Hüzünlüdür.
II
Sarhoş olunduğu akşamlar
Islıkla çalınan şarkı
Neşelidir.
Halbuki aynı şarkı
Bir treninin penceresinde
Neşeli değil.
Orhan Veli'nin "Yaşıyor Musun" şiiri aşağıdaki gibidir:
Takmaya çalışırken kuyruğunu
Birlikte yaptığımız şeytan uçurtmasının
Görürdüm çırpınırdı ufacık kalbin.
Hatırımdan bile geçmezdi
Sana duyduklarımı söylemek.
Acaba hâlâ yaşıyor musun?
Orhan Veli'nin "Sabah" şiiri aşağıdaki gibidir:
Elimi çok dallı bir ağaç gibi
Tutarım gökyüzüne
Ve seyrederim bulutları
Bir deve gürültüler içinde koşar,koşar,koşarken
Güneş doğmadan evvel varmak için
Ufka...
Orhan Veli'nin "İntihar" şiiri aşağıdaki gibidir:
Kimse duymadan ölmeliyim
Ağzımın kenarında
Bir parça kan bulunmalı.
Beni tanımayanlar
"Mutlak birini seviyordu" demeliler.
Tanıyanlarsa, "Zavallı, demeli,
Çok sefalet çekti.."
Fakat hakiki sebep
Bunlardan hiçbirisi olmamalı.
Orhan Veli'nin "İş Olsun Diye" şiiri aşağıdaki gibidir:
Bütün güzel kadınlar zannettiler ki
Aşk üzerine yazdığım her şiir
Kendileri için yazılmıştır.
Bense daima üzüntüsünü çektim
Onları iş olsun diye yazdığımı
Bilmenin.
Orhan Veli'nin "Yatağım" şiiri aşağıdaki gibidir:
Ben ki her akşam yatağımda
Onu düşünüyorum,
Onu sevdiğim müddetçe
Yatağımı da seveceğim.
Orhan Veli'nin "Ali Riza İle Ahmed'in Hikâyesi " şiiri aşağıdaki gibidir:
Ne tuhaftır Ali Rıza ile
Ahmed'in hikâyesi!
Birisi köyde oturur,
Birisi şehirde
Ve her sabah
Şehirdeki köye gider,
Köydeki şehire.
Orhan Veli'nin "Sokakta Giderken" şiiri aşağıdaki gibidir:
Sokakta giderken, kendi kendime
Gülümsediğimin farkına vardığım zaman
Beni deli zannedeceklerini düşünüp
Gülümsüyorum.
Orhan Veli'nin "Pazar Akşamları" şiiri aşağıdaki gibidir :
Şimdi kılıksızım, fakat
Borçlarımı ödedikten sonra
İhtimal bir kat daha yeni esvaplarım olacak
Ve ihtimal sen
yine beni sevmiyeceksin.
Bununla beraber pazar akşamları
Sizin mahalleden geçerken,
Süslenmiş olarak,
Zannediyormusun ki ben de sana
şimdiki kadar kıymet vereceğim?