Arapça isim tamlamasında önce tamlanan sonra tamlayan gelmektedir. Eski Arapçada (örneğin Kuran'da) tamlanan kelimenin son harfine ötre veya şedde konulur. Tamlayan kelimenin başına harf-i ta'rif gelir. Aşağıdakiler örnek olarak verilebilir :
- شيح الاسلام : şeyhü'l-islâm (islamın şeyhi)
- رئيس الكتاب : re'îsü'l-küttâb (kitapların reisi)
- بابُ الْبيت : bâbü'l-beyt (evin kapısı)
- دار الدنيا : dârü'd-dünyâ (mutluluk kapısı)
- حب الوطن : hubbu'l-vatan (vatan sevgisi)
Tamlanan (muzaf) kelimesinin sonu görüldüğü gibi u/ü (ötreli) olmaktadır : şeyhü'l, re'isü'l, babü'l, dârü'l gibi. Harfi-tarifin elifi hiç okunmaz.
Latin alfabesi ile yazılırken iki kelime arasına - konulmaktadır ve harf-i tarifin l'sinden önce de ' (kesme) işareti koyulmaktadır.
Arapçada üç kelimeden bir isim tamlaması oluştuğunda ilk kelimenin sonu ötreli (u/ü), ikinci kelimenin sonu esreli (ı/i) veya sükûnlu, son kelimenin ilk harfi harf-i tarifli olur. Örnek olarak:
ديوان لغات الترك = Dîvânü Lugati't-Türk (Türk lügâtının divanı)
مفتاحُ بابِالْبيت = miftâhu bâbi'l-beyti (Evin kapısının anahtarı)
Görüldüğü gibi ilk kelime divan ve ötre almıştır. İkinci kelimede Lıgati şeklinde i'li şekle gelmiştir. 't-Türk şeklinde Türk kelimesin başındaki harf-i tariftir.