Bu Kategoriye İçerik Girin veya Soru Sorun

Kategori İçi Sözlük

Bu Sayfayı Paylaş:

Ahkâm Akâid Âli Âtıfet Balıkesir Hutbesi Balıkesir Hutbesinden Sonra Bazı Sorulara Ver.. Balıkesir Hutbesi Tam Metni Beyninde Bilcümle Dâr Delâlet Dimâğ Ekmel Eshâb-ı Kirâm Filhakîka Hakâyık - Hakayık - Hakaik Kat'i Kavânîn Kur'an-ı Azîmüşşân Me'mûr Mersûl Olmak Mesâi - Mesai Meşveret Etmek Mezâyâ Meziyet Muhassala Mustafa Kemal İlk ve Tek Hutbe Okuyan Cumhurb.. Muzahir Nâşî Nusûh Rufekâ Tarîk Telkin Temâyulât Umûr Zâtiye

Balıkesir Hutbesi

Tanım: Mustafa Kemal'in 7 Şubat 1923'te Balıkesir'de Zağnos Paşa Camii'nde yapmış olduğu konuşma

Âtıfet

Tanım: Karşılık beklemeden duyulan sevgi, merhamet, lütuf, bağış

Hakâyık - Hakayık - Hakaik

Tanım: Hakikatler, gerçekler

Akâid

Tanım: İnançlar

Kat'i

Tanım: Kesin

Telkin

Tanım: Bir duyguyu bir düşünceyi bir kişiye kazandırmaya, vermeye çalışma

Me'mûr

Tanım: Görevli

Mersûl Olmak

Tanım: Resûl olmak, temsilci (peygamber) olmak

Delâlet

Tanım: Delil, iz, işaret
Tanım: Kılavuzluk , aracılık etmek

Kur'an-ı Azîmüşşân

Tanım: Kuran , Kuran-ı Kerim

Nusûh

Tanım: Öğütler

Ekmel

Tanım: Kemale ermiş , en kamil olan, en olgun ve eksiksiz olan

Ahkâm

Tanım: Hükümler

Filhakîka

Tanım: Hakikatten, gerçekten, doğrusu

Meziyet

Tanım: Yetenek, beceri

Mezâyâ

Tanım: Meziyetler

Âli

Tanım: Yüksek, yüce

Kavânîn

Tanım: Kanunlar

Beyninde

Tanım: Arasında

Bilcümle

Tanım: Bütün, hep

Mesâi - Mesai

Tanım: Çalışma

Zâtiye

Tanım: Şahsi, kişisel

Eshâb-ı Kirâm

Tanım: Hz. Muhammed'i görmüş olan kişiler

Dâr

Tanım: Yeri mekan, konak

Muzahir

Tanım: Yardımcı, destekleyen, arka çıkan, kollayan

Nâşî

Tanım: Dolayı

Meşveret Etmek

Tanım: Fikir alışverişinde bulunmak

Tarîk

Tanım: Yol

Rufekâ

Tanım: Arkadaşlar

Umûr

Tanım: İşler

Dimâğ

Tanım: Beyin

Temâyulât

Tanım: Meyiller, muhabbetler, sevgiler

Muhassala

Tanım: Hâsıl olan sonuç, elde edilen netice

Balıkesir Hutbesi Tam Metni

Mustafa Kemal'in 7 Şubat 1923'te Balıkesir'de Zağnos Paşa Camii'nde yapmış olduğu konuşmanın tam metni aşağıdaki gibidir:


Ey Millet, Allah birdir, şanı büyüktür. Allah’ın selâmı, âtıfeti, hayrı üzerinize olsun. Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.s.) Efendimiz Hazretleri Cenâb-ı Hak tarafından insanlara hakâyık ve akâid-i kat’iyyeyi telkin etmek için me'mûr olmuştur , mersûl olmuştur.


Peygamberimiz Efendimiz Hazretlerinin delâlet-i peygamberânesiyle tesis etmiş olan dînimizin kanûn-i aslîsi cümlenizce mâlumdur ki Kur'an-ı Azîmüşşânın ihtivâ ettiği nusûhtur. Bu nusûha istinâden tesis etmiş olan dinimiz 1300 bu kadar seneden beri âlem-i beşere feyz-i rûhânî vermiş son dindir ve dîn-i ekmeldir. Çünkü tabiata, akla, mantığa tamamen muvâfık, mutâbık ahkâmı ihtivâ eder. Filhakîka böyle olması ve en son din olabilmesi için bu mezâyâyı âliyeyi câmî bulunması icap eder. Çünkü aksi takdirde kavânîn-i ilâhiye beyninde tezat olması lazımdır. Zira bilcümle kavânîn-i dîniyeyi yapan ve kuran Allah Azîmüşşân'dır.


Biliyorsunuz Cenab-ı Peygamber bütün mesâi-i zâtiyesinde iki hâneye mâlik bulunuyordu. Birisi kendi evi, diğeri Allah'ın evi idi. Millet işlerini ekseriyâ Allah'ın evinde, camide Eshâb-ı Kirâm ile istişâre ederek yapardı. Biz bu dakikada Allah'ın evinde bulunuyoruz. Allah'ın huzurunda, Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâm Efendimizin ehl-i imân ile beraber ictimâ ettiği dâr-ı kudsîde bulunuyoruz. Böyle bir sevaba beni muzahir eden Balıkesir'in dindar, çok kıymettâr ve kahraman insanlarının huzûrudur. Bundan dolayı çok memnunum. Çünkü Cenâb-ı Hakk'a karşı en kıymetli bir vazife ifâ ettiğimizden nâşî en büyük sevaba nail olacağım.


Ey Balıkesir Halkı!


Camiler yalnız birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için değildir. Camiler bilhassa din ve dünya için neler yapmak mecburiyetinde olduğumuzu düşünmek, meşveret etmek içindir. Herşey ancak meşveretle iyi tarîka sevk edilir. Biliyorsunuz ki Cenâb-ı Peygamber ekseriya rufekâ-i mesâîsiyle meşveret eder, dünya umûrunda kendinden kuvvetli, daha zekî arkadaşları olduğunu teslim buyururlardı. Binâenaleyh, sizin de kendi işlerinizde her birerlerinizin dimağları mutlaka ayrı ayrı hâli faaliyette bulunmalıdır.


Ben size yalnız kendi düşündüklerimi söylemek değil, sizin düşündüklerinizi bilmek istiyorum. Esasen âmâl-i Milliye , irâde-i milliye , temâyulât-ı milliye demek, halkın içerisinden şu veya bu bir kaç kişinin emelleri değil, bütün bir milletin muhassalası demektir. Bu muhassalanın fevkine çıkmak ve tahtında kalmak mutlaka yanlıştır.


Hakîki yolu bulabilmek için halkın efkârı hissiyâtını daima bilmek lâzımdır. Buna binâen sizden çok rica edeceğim: Bana ne sormak istiyorsanız sorunuz, dinleyeceğim. Cenâb-ı Hakka tekrar hamd ve senâ ederek burasını terk ve sizi dinlemek üzere aşağıya iniyorum.

Balıkesir Hutbesinden Sonra Bazı Sorulara Verdiği Cevaplar

Mustafa Kemal'in 7 Şubat 1923'te Balıkesir'de Zağnos Paşa Camii'nde yapmış olduğu konuşmadan sonra vatandaşların sorularını cevaplandırmıştır.


Bir soruya aşağıdaki gibi cevap vermiştir :


Efendiler! Hutbe demek halka hitap etmek, yani söz söylemek demektir. Hutbenin manası budur. Hutbe denildiği zaman bundan bir takım kavram ve manalar çıkarılmamalıdır. Hutbeyi söyleyen Hatip'tir. Yani söz söyleyen demektir.


Biliyoruz ki, Hazreti Peygamber hayatta bulunduğu dönemde hutbeyi kendileri söylerlerdi. Gerek Peygamber Efendimiz ve gerek ilk dört Halîfe'nin hutbelerini okuyacak olursanız görürsünüz ki, gerek Peygamberin, gerek dört Halîfe’nin söylediği şeyler o günün meseleleridir. O günün askerî, idarî, malî, siyasî ve sosyal konularıdır. Müslümanlar çoğalmaya, İslâm ülkeleri genişlemeye başlayınca, Hazreti Peygamber’in ve dört Halîfe’nin hutbeyi her yerde bizzat kendilerinin söylemelerine imkan kalmadığından, halka söylemek istedikleri şeyleri tebliğe bazı kişileri görevlendirmişlerdir. Bunlar herhalde Müslümanların en büyük reisleri idi. Onlar camii şerifte ve meydanlarda ortaya çıkar, halkı aydınlatır ve doğru yolu göstermek için ne söylemek lazımsa söylerlerdi.


Bu usûlün devam edebilmesi için bir şart lazımdı. O da milletin reisi olan kişinin halka doğruyu söylemesi, halkı dinlemesi ve halkı aldatmaması. Halkı genel durumdan haberdar etmek son derece mühimdir. Çünkü herşey açık söylendiği zaman halkın aklı faaliyet durumunda bulunacak, iyi şeyleri yapacak ve milletin zararına olan şeyleri reddederek şunun veya bunun arkasından gitmeyecektir. Hutbeden maksat halkın aydınlatılması ve doğru yolun gösterilmesidir, başka şey değildir. Yüz, ikiyüz hatta bin sene evvelki hutbeleri okumak, insanları bilgisizlik ve tembellik içinde bırakmak demektir. Hatiplerin halkın kullandığı dille konuşması lazımdır.


Geçen sene Millet Meclisi’nde söylediğim bir nutukta demiştim ki, minberler, halkın şuurları ve vicdanları için bir ilim ve nur kaynağı olmuştur. Böyle olabilmesi için minberlerden yankılanacak sözlerin bilinmesi, anlaşılması ve ilmî ve fennî hakîkatlere uygun olması lazımdır. Asil hatiplerimizin siyasî, sosyal ve medenî gelişmeleri her gün takip etmeleri gerekmektedir. Bundan dolayı hutbeler tamamen Türkçe ve zamanımızın ihtiyaçlarına uygun olmalıdır ve olacaktır.

Ahkâm Akâid Âli Âtıfet Balıkesir Hutbesi Balıkesir Hutbesinden Sonra Bazı Sorulara Ver.. Balıkesir Hutbesi Tam Metni Beyninde Bilcümle Dâr Delâlet Dimâğ Ekmel Eshâb-ı Kirâm Filhakîka Hakâyık - Hakayık - Hakaik Kat'i Kavânîn Kur'an-ı Azîmüşşân Me'mûr Mersûl Olmak Mesâi - Mesai Meşveret Etmek Mezâyâ Meziyet Muhassala Mustafa Kemal İlk ve Tek Hutbe Okuyan Cumhurb.. Muzahir Nâşî Nusûh Rufekâ Tarîk Telkin Temâyulât Umûr Zâtiye



Bu Sayfayı Paylaş:

İletişim Bilgileri

Takip Et

Her Hakkı Saklıdır. Bu sitede yayınlanan tüm bilgi ve fikirlerin kullanımından fibiler.com sorumlu değildir. Bu sitede üretilmiş , derlenmiş içerikleri, fibiler.com'u kaynak göstermek koşuluyla kendi sitenizde kullanılabilirsiniz. Ancak telif hakkı olan içeriklerin hakları sahiplerine aittir