Gülen Cemaati farklı bir İslam ekolüdür. Özellikle İbrahimi dinlere karşı hoşgörülü, modern çağa (özellikle kapitalist-liberal sisteme) uyumludur. Bu şekilde olan İslamcıları da destekler. Ve sadece Türkiye veya ortodoğu değil, tüm dünyayı hedefler. Uluslararasıdır. ABD ve İngiltere gibi ülkelerle ilişkileri gayet iyidir
AKP ise Milli Görüş ekolünden gelir gibi gözükmektedir ancak Milli Görüş ile taban tabana zıt bir siyaset izlemiştir. Bu siyaset daha çok Cemaat'e yakındır. Milli Görüş özelliği artıkça Cemaatten uzaklaşır, Milli görüş özelliği azaldıkça da yaklaşır. Özellikle son zamanlarda Erdoğan ve ona yakın ekibin yaptıkları Milli Görüş'e yakınlık arzeder. Zaten sıkıntı ve kavga da buradan çıkmıştır.
Cemaat'i de, son iki üç seneye kadar AKP'yi de küresel sermaye, liberal ülkeler, kapitalist sistem desteklemiştir. Ancak AKP projesi sadece Gül ve ekibi için düşünülürken, Erdoğan ve ekibi partiyi ele geçirmiş, AKP projesini hayata geçiren güçler buna sessiz kalmış en azından sorun çıkarmamıştır. Zaten Erdoğan'da, o güçlere (örneğin ABD ziyareti) istediklerini yapacağını göstermiş, BOP eşbaşkanlığına layık olduğunu ikna etmeye çalışmıştır. Parti içinde güçlü olmasından dolayı da dış küresel güçler bir şey yapmadılar.
Ancak belirli bir güce erişen Erdoğan ve ekibi politikasını biraz değiştirmeye başlamıştır. Birincisi Ortadoğu'da Arap sermayesi (Suudiler vb..) isteği dışında politika üretmeye başlamış, İsrail ile göstermelik bir kavga etmesi gerekirken gerçekten kavgaya etmeye doğru gidecek bir şekilde politika izlemeye başlamıştır. En çok rahatsız eden ise, politikasını "İslamcılık" üzerinden kurmaya başlamıştır. Bu kendisini iktidara getiren güçlerde rahatsızlık yaratmıştır. Doğal olarak Erdoğan'a karşı operasyon düğmesine basılmıştır. Ancak Erdoğan'dan rahatsız olarak bazı kesimlerdir. Batının tümü karşı değildir zannedildiği gibi.
AKP'nin bugün dış güçler dedği güçler AKP'yi nasıl iktidara getirdiğinden kısaca bahsedebiliriz. Birinci adım 28 Şubat'la Refah'ın indirilmesidir. Ardından Yenlikçiler adında, Refah için bir grup oluşturulmuştur. Bunların yolları açılsın diye Erbaka'a yasak getirilmiştir. Ancak Gül kongrede Kutan'a yenilmiştir. Refah'ı ele geçerilemeyeciği anlaşılınca parti kurulmuştur. Ancak Refah ve merkez sağ partiler ayakta kaldığı sürece AKP iktidara gelemezdi. Bunun için Refah kapatıldı, merkez sağ etkisiz hale getirildi ve AKP kuruldu. Bir yandan devlet içindeki AKP - İslamcılık karşıtı güçler Cemaat operasyonları sonucu tasfiye edildi. Şunu kabul etmek lazım ki Yargı içinde Cemaat yapılaşması olmasaydı AKP kapatılır ve hiç bir zaman bu kadar iktidarda kalamazdı.
AKP kesin bir Batı oprasyonudur. O zaman şunu sormak lazım Batı neden AKP'yi iktidara getirdi ?
Uluslararası savaş enerji ve ekonomi savaşıdır. Ortadoğu hayati bir öneme sahiptir ve Kürtler'de bunun için çok önemlidir. Özellikle Kuzey Irak'taki büyük petrol yatakları önemlerini daha da artırmaktadır. ABD, Kuzey Irak kürtleriyile daha genel olarak tüm Kürtlerle kavga etmeyen, onlarla uzlaşabilen bir hükumet istiyordu. Ayrıca Türkiye'nin ortadoğu ile ilişkilerinin düzelmesini arzu ediyordu. Bunun içinde en uygun aday ılımlı İslamcı bir partiden başkası olamazdı. MHP Kürt konusunda istenilen politikayı yürütemez. Ecevit veya CHP'de içindeki Kemalist kadrolar nedeniyle CHP ve Sosyal Demokratlar iyi bir araç değildi. Sonuç olarak Türkiye'de en iyi adayın ılımlı bir İslamcı parti olduğuna karar verildi ve gerekli işlemler yapıldı
Cemaat ılımlı bir İslamcı partinin Türkiye'deki en önemli gücüydü ve Amerikan-Küresel Sermayanin desteğini almıştı. Karşısında ise Almanya-Fransa destekli bir Milli Görüş kadrosu vardır. Bu ikisi arasındaki savaşı Cemaat kazandı. Cemaat ve dış güçler Refah'ı böldü ve AKP'yi yarattılar. Bu sırada bu projeye karşı çıkan tüm güçler tasfiye edildiler. Cemaat dünyanın bir çok bölgesinde bulunan okulları ve ekonomik faaliyetleri ve Türkiye'de özellikle yargı , polis vb.. kadrolaşma çalışmaları çok eskiden başlamıştı. Bu nedenele AKP Cemaat'e göre dünkü çocuk kalır. Hatta Cemaat'in kadrolaşması olmasaydı bugün AKP'nin esamesi okunmazdı diyebiliriz.
Cemaat - AKP (veya Erdoğan) kavgasının Liberal-Küresel Sermaye(Arap sermayesi de dahil) ile AKP'ye destek veren Rusya - ABD'nin bazı bölümlerinin desteğindeki güçlerin arasında bir savaş olduğu tahmin ediyorum. Amacında kesinlikle AKP'yi ve Ilımlı islamcıları devirmek olduğunu zannetmiyorum. Asıl amaç Erdoğan ve ekibini tasfiye etmektir. (Üç gül teorisi bu açıdan mantıklıdır: Gül Gülen Sarıgül :)) Bu konuda kritik olan önümüzdeki genel seçimlerdir. Eğer tek başına iktidara gelecek oyu alamazsa (Örneğin %42 oy bile tek başına gelememesini sağlayabilir) Erdoğan ve ekibi artık tasfiye olacak demektir. Muhtemelen muhalefe düşecek AKP ikiye bölünecek, biri Adalet-Demokrat parti çizgisinde devam ederken diğeri Refah çizgisine geri dönecektir.
Şu anda tüm kavga önümüzdeki genel seçimler içindir. Erdoğan tek başına iktidara gelemezse yenilmiş demektir. CHP'de bunu bildiği için "ben uluslararası sistemi tehdit etmem, bir dönem CHP-MHP ile idare ederiz ve daha sonra bir Merkez sağ parti kurarsanız AKP içinden, onunla da koalisyonda olurum" mesajı vermeye çalışıyor. Yani kısacası Kılıçdaroğlu iktidara talip olduğu ve sistemi tehdit etmediğini belli ediyor. Yakında genellikle Çin ve Rusya Avrasyacıları ve Fransa-Almanya derin devleti tarafından desteklenen Aydınlık-Ulusalcı-Kemalist gruplar ile CHP arasında kavga yakındır. Bunu da görmeye başlayacağız :))
Benim görüşüm ise hem Cemaatin hem de AKP-Erdoğan'ın Türkiye'ye yararlı olmadığıdır. Cemaat dış güçlerle fazla içli dışlı hale gelmiştir. (Gerçi Cemaatin dış güçlerin kucağına bizim devletimiz itmiştir. Cemaat'i pek ala devlet de elegeçirebilir ve birlikte çalışabilirlerdi). Erdoğan ise dış ilişkilerin çıkar ve ekonomi olduğunu unutmuş İslamcılık yapmak derdindedir. Bir inanç, ideolojik yönü güçlü olan bir parti veya kişiden ülkeye hiç bir yarar gelmez. Hatta ülkeye zarar gelir.
