Blog

Psikanaliz (Psikodinamizm)

Psikanaliz -veya psikodinamizm- bilinçaltının varlığını kabul eden, Sigmund Freud'un kurduğu psikoloji biliminin bir ekolüdür.

Psikanaliz -veya psikodinamizm- bilinçaltının varlığını kabul eden, Sigismund Scholomo Freud'un kurduğu psikoloji biliminin bir ekolüdür. Psikanalizi diğer ekollerden ayıran özelliği bilinçaltının varlığını kabul eden tek ekol olmasıdır.

 

Orta Çağlarda Bilinçdışı Kavramları

Orta çağlarda insan beynindeki bozukluklar nerolojik sebeplere dayandırılıp çeşitli yöntemlerle hasta tedavi edilmeye başlamıştır. Bilim dünyasında bilinçdışının varlığı şiddetle reddedilmiş ve bilinçdışı filozofların eline malzeme olarak bırakılmıştır. Schopenhauer, Nietzsche gibi Alman filozoflar bilinçdışını tanımlamaya çalışmışlardır:

"Duygu ile akıl, alet ve oyuncaktır. Bunların ardında bir ego vardır."

Frederich Nietzsche

"Seks gerçekten bütün hareketlerin ve davranışların görünmez noktasıdır."

Artur Schopenhauer

 

Psikanalizin Doğuşu

Genç Freud, çalışmak ve histeri üzerine incelemeler yapmak için Joseph Breur'un yanında çalışmaya başlar. Breur'un yanında hipnotizmayı inceleme fırsatı bulur. Freud ve Breur, hipnoz seansındaki hastanın hipnoz esnasındaki hiçbir şeyi hatırlamadığını fark eder. Daha sonra Freud hastayı sıkıştırır ve hasta hipnoz esnası anıları hatırlar. Freud, anıların bilinçte bir yerde saklandığını ve istendiğinde oraya ulaşılabileceğini düşünmeye başlar.

 

Breur ile yazdığı "Histeri Üzerine Denemeler"de Anna O. takma adlı -gerçek adı Bertha Pappenheim olan- histerik bir hastanın üzerinde yaptıkları incelemeleri ele alırlar. Breur bu denemede adını katharsis koyduğu yöntemi tanıtır. Katharsis yönteminde hasta üzerindeki sıkıcı olayları doktora anlatarak semptomları yok eder. Breur, bu yöntemler Pappenheim'in sabahları İngilizce konuşma ve sık sık titreme gibi semptomlarının geçtiğini görür ancak hastanın kendisine duygusal olarak bağlanmasından dolayı Pappenheim'i başka bir senatoryuma yönlendirir. Bu olay aynı zamanda Irvin D. Yalom'un "Nietzsche Ağladığında" adlı romanının konusu olmuştur.

 

Ancak Breur'dan ayrılan Pappenheim'in semptomları kısa bir süre sonra tekrar başlar ve Anna O. olayı Breur'un başarısızlığı olur. Freud bu arada Pappenheim olayını göz önüne alarak psikanalizi kafasında yavaş yavaş şekillendirmektedir.

 

Psikanalizi temelden etkileyen bir konu ise Jean Martin Charcot'un animal manyetizma (hayvansal çekim kuvveti) denemeleri olmuştur. Charcot hastanın vücuduna birçok mıknatıs yerleştirerek mıknatısın iyileştirme etkisini kanıtlamak istemiştir. Ayrıca eli alna koyarak hastanın hipnotik uykuya dalmasını göstermiştir. Bunu animal manyetizma olarak adlandıran Charcot'un teorisi kısa bir süre sonra yerle bir olmuştur. Yapılan araştırmalar sonucu histerikleri tedavi eden şeyin mıknatıs olmadığı, hastanın mıknatıssız da tedavi edilebildiği görülmüştür.

 

Daha sonra Freud ve Breur'un arasında anlaşmazlıklar çıkar. Breur bilinçaltı kavramını şiddetle reddetmektedir ve kısa bir süre sonra yollarını ayırırlar.

 

Mental Apparatus (Ruhsal Aygıt)

Freud insanların bilinç haritasını oluşturur. Bu harita strüktürel olarak ego, süperego ve id; topolojik olarak bilinç, bilinçöncesi ve bilinçaltı olarak bilinir.

 

Ego düşünen adam olarak bilinir. Ego, idin dış dünyaya yakın olan kısmıdır ve id tarafından şekillenir. Gerçeklik ilkesi uyarınca işler. Düşünme yoluyla biriktirdiği bilgiler arasında sentez kurabilir.

 

Süperego, içimizdeki ahlak polisidir. İdden gelen mesajları uygunca sansürler, utanç verici anıları bastırır. Sadece egoyu denetlemez, etraftaki egoları da denetler ve gözler. Vicdan, ahlak gibi soyut kavramlar süperegoya atfedilebilir. Çocuklarda süperegonun gelişimi Oedipus ve Elektra kompleksleri ve sonra gelen uyuklama dönemiyle başlar.

 

İd, Freud'un deyişiyle kaynayan heyecanlar kazanıdır. Bilinçdışından bulunan id, enerjisini libidodan alır. Kişiliğin karanlık ve ulaşılmaz bölümü, kişinin kendini kabul edemediği tek kısmıdır. Örgütlü bir düzeni yoktur, tümüyle haz ilkesine göre ilerler. Bilinç, mantık ve akıl burada geçerli değildir.

 

Oedipus Kompleksi

Freud'un bu teorisi adını Yunan mitolojik hikayesi Oedipus efsanesinden alır. Freud'un dediğine göre yeni doğan çocuk katheksis (yatırma) nesnesi olarak anne memesini görür. Anne memesi yaşını geçince kız çocukları babasına cinsel ilgi duyar ve annelerine rakip olurlar, erkekler ise annesine cinsel ilgi duyar ve babalarına rakip olurlar. Oedipus kompleksi yüzünden psikanalize çoğu zaman panseksüalist etiketi yapıştırılsa da bu sayede çocuğun süperegosunun geliştiği unutulmamalıdır.

Oral dönemde birey ağzından haz alır ve katheksis nesnesini anne memesine yatırır. Etrafındaki nesneleri ağzına sokarak haz almaya çalışır. Anal dönemde ise çocuk anal bölgesinden haz almaya başlar, bu yaşlarda (0-7) tuvalet eğitiminin önemi büyüktür. Daha sonra ergenlik dönemine kadar çocuk bir uyuklama dönemi geçirir. Bu dönemde süperegosal (ahlakî) gelişimi gerçekleşir. Yavaş yavaş soyut düşünmeye başlar. Ergenlik dönemiyle beraber birey genital döneme geçiş yapar ve artık yavaş yavaş gerçeklik ilkesine yol almaya başlar.

 

Elektra Kompleksi

Carl Gustav Jung tarafından öne sürülmüştür. Oedipus kompleksinin kızlarda görünen halidir.

nightfire13 , 08.06.2012

Bu Sayfayı Paylaş:

Fibiler Üyelerinin Yorumları


Tüm üyeler içeriklere yorum ekleyerek katkıda bulunabilir : Yorum Gir

Misafir Yorumları




Bu Sayfayı Paylaş:

İletişim Bilgileri

Takip Et

Her Hakkı Saklıdır. Bu sitede yayınlanan tüm bilgi ve fikirlerin kullanımından fibiler.com sorumlu değildir. Bu sitede üretilmiş , derlenmiş içerikleri, fibiler.com'u kaynak göstermek koşuluyla kendi sitenizde kullanılabilirsiniz. Ancak telif hakkı olan içeriklerin hakları sahiplerine aittir