İçerikler :

Aşkale Çalışma Kampı C.L. Sulzberger'in Varlık Vergisi İle İlgili .. C.L. Sulzberger'in Varlık Vergisi İle İlgili .. C.L. Sulzberger'in Varlık Vergisi İle İlgili .. C.L. Sulzberger'in Varlık Vergisi İle İlgili .. Cahit Kayra'nın Savaş Türkiye ve Varlık Vergi.. Cahit Kayra ile Varlık Vergisi Programı Faik Ökte'nin Varlık Vergisi Faciası Kitabı G.. Resmi Gazetede Varlık Vergisi Kanunu Salkım Hanımın Taneleri Savaş Türkiye Varlık Vergisi Toprak Mahsulleri Vergisi Varlık Vergisi Varlık Vergisi Almanya'yı Memnun Etmek Amacıy.. Varlık Vergisi Başarılı Olamamıştır Varlık Vergisi Devlete Ve Millete Destek Verm.. Varlık Vergisi Dış Güçlerin Baskısı Nedeniyle.. Varlık Vergisi Ekonomiyi Sadece Türklerin Kon.. Varlık Vergisi Faciası Varlık Vergisi Gayrımüslimlerden ve Yabancıla.. Varlık Vergisi Gayrimüslimlerin Mallarını Sat.. Varlık Vergisi Hakkında Varlık Vergisi Haksız Şekilde Sermaye Elde Ed.. Varlık Vergisi Hukuk Dışıdır Varlık Vergisi İçin Duyarlı Olanlar Neden Ayn.. Varlık Vergisi Kanunu Doğrudur Ancak Uygulama.. Varlık Vergisi Kanununun Kabul Edilmesi Varlık Vergisi Kanunu Tam Metni Varlık Vergisinde Kişi Başına Türk'ler Daha Ç.. Varlık Vergisinde Neden Beyanname İstenmemişt.. Varlık Vergisinde Neden İtiraz Hakkı Verilmem.. Varlık Vergisinden Sonra İhracat ve İthalat A.. Varlık Vergisinde Ödeme İçin Neden Sadece 15 .. Varlık Vergisi Nedeniyle Azınlıklar Türkiye'y.. Varlık Vergisi Neden Taksitle Alınmamıştır ? Varlık Vergisine Karşı Olanların Kullandığı B.. Varlık Vergisi Sırasında Gayrimüslimler ve Ya.. Varlık Vergisi Türk Devletini Kötülemek İçin .. Varlık Vergisi Türk Ekonomisine Zarar Vermişt.. Varlık Vergisi Türkiye'nin Ayıbıdır Varlık Vergisi ve Ne Mutlu Türküm Diyene Cüml.. Varlık Vergisi Vermeyenlere Neden Sürgün Ceza.. Varlık Vergisi Yahudilerin Filistin'e Göç Etm.. Varlık Vergisi Zorunluluktan Yapılmıştır

Bu Sayfayı Paylaş:

Kavram

Varlık Vergisi

Tanım: Türkiye'de 1942'de 2. Dünya savaşı sırasında maddi varlığı yerinde olan kimselerden toplanan vergi

Kavram

Aşkale Çalışma Kampı

Tanım: Varlık Vergisi kanunu ile vermesi gereken vergiyi veremeyen kişilerin yol yapımında çalıştırıldığı kamp. Tamamı gayrimüslim olan 1300 civarı kişi bu kamplara gönderilmiştir.

Kavram

Toprak Mahsulleri Vergisi

Tanım: 1943 yılında çiftçilerden ve köylülerden alınmaya başlanan vergi.

Veri

Varlık Vergisi ve Ne Mutlu Türküm Diyene Cümlesi İle İlgili Bir Fıkra

Varlık vergisi ile bir fıkra anlatılmaktadır. Fıkranın anlatılan veya yazılan değişik versiyonlarının ortak özelliği şu şekildedir :

Bir Yahudi , bir Ermeni , bir Rum ve bir Türk kendi aralarında konuşmakta ve ödedikleri varlık vergisini birbirlerine sormaktadırlar. Ermeni'ye ne kadar vergi verdin diye sorduklarında çok yüksek bir rakam verdiğini anlatmış (Örneğin 10 bin), Rum'a sormuşlar o da çok yüksek bir rakam verdiğini anlatmış (Örneğin 20 bin), Yahudi'ye sormuşlar o da çok yüksek bir rakam verdiğini söylemiş (Örneğin 25 bin), en son Türk'e sormuşlar Türk ise çok düşük bir miktar vergi verdiğini söylemiş (Örneğin 50 lira). Bunun üzerine Yahudi , Ermeni veya Rum'dan biri şu cümleyi söylemiş : "Eee Atatürk boşuna söylememiş 'Ne Mutlu Türküm Diyene' diye"


Veri

Varlık Vergisi Kanunu Tam Metni

Varlık vergisinin tam metni aşağıdaki gibidir :

1. Verginin mevzuu 

Madde 1 —. Servet ve kazanç sahiplerinin servetleri ve fevkalâde kazançları üzerinden alınmak ve bir defaya mahsus olmak üzere (Var­lık Vergisi) adiyle bir mükellefiyet tesis edilmiştir. 

Madde 2 — Varlık Vergisi aşağıda yazılı zümrelere dâhil olanhakikî ve hükmi şahıslardan alınır : 

A) 2395 ve 2728 sayılı kanunlarla ek ve tadilleri mucibince mükellef bulunanlar; 

B) Büyük çiftçiler (Büyük çiftçiden maksat, işinin idaresine ve vüsatine halel getirmeksizin bu mükellefiyeti ifa edebilecekleri bu ka­nunda yazılı komisyonlarca tesbit edilenlerdir);

C) Uhdelerinde bulunan binaların ve hisseli ise hissedarlarının hisselerine düşen bir yıllık gayrisâfi iradı yekûnu 2 500 liradan ve ar­salarının vergide mukayyet kıymetleri 5 000 liradan yukarı bulunan ve bu miktarların tenzilinden sonra mütebaki irat ve kıymetlerle bu ver­giyi verebileceği komisyonlarca kararlaştırılanlar; 

'D) 1939 senesindenberi 2395 veya 2728 sayılı kanunlar mucibince vergiye tabi bir iş ve teşebbüsle uğraştığı halde bu kanunun neşri tari­hinde işini terk, devir veya tasfiye etmiş bulunanlar; 

E) Meslekleri tacir, komüsyoncu, tellal veya simsar olmadığı halde 1939 senesindenberi velev bir defaya münhasır olsa bile ticari muame­lelere tavassut ederek komisyon veyahut tavassut mukabili olarak her ne nam ile olursa olsun para veya ayniyat almış olanlar. 

Madde 3 — İkinci maddede yazılı mükellefiyet zümrelerinden  iki veva daha ziyadesine dâhil olanlar bu zümrelerin her birinde ayrı ayrı mükellef tutulurlar. Umumî, ımîilhak ve hususi bütçelerle belediye bütçelerinden ve 3659 numaralı kanuna tabi müesseselerden tahsisat, maaş ve ücret alan­larla kadroya müsteniden yevmiye ile istihdam edilenler yalnız bu maaş, tahsisat, ücret ve yevmiyelerinden dolayı ikinci maddenin A fıkra­sındaki mükellefiyete tabi değildirler. 

Madde 4 — 1837 sayılı Bina Vergisi Kanununun 3 üncü ve 1833 sa­yılı Arazi Vergisi Kanununun 2 nci maddesinde sayılı bina ve arsa sa­hipleri, ikinci maddenin (C) fıkrasında yazılı mükellefiyetten muaf tutulur. 

Madde 5 — Vergi, hakikî ve hükmi şahıslar namlarına tarholunur ve eshamlı ve eshamsız şirketlerde hisseye bakılmaksızın şirketlerin men­kul ve gayrimenkul varlığının tamamı üzerinden alınır. 

2. Verginin miktarı 

Madde 6 — Yedinci maddede yazılı komisyonlar, ikinci maddede yazılı mükelleflerin mükellefiyet derecelerini, her mükellef namına 1941 yılında ve ticaretini terk, devir veya tasfiye etmiş olanlar için terk, devir veya tasfiyeye tekaddüm eden son yılda tarhedilmiş veya tahakkuk et­tirilmiş vergi miktarlarını, çiftçilerde mükellefin zirai vaziyetini ve gay­rimenkul sahiplerinin de irat ve vergi kıymeti miktarlarını gözden geçir­mekle beraber bunlarla mukayyet olmaksızın edinecekleri kanaate göre takdir ve tesbit ederler. Ancak 2395 sayılı kanunun 11 inci maddesi hük­mü dairesinde kazanç beyannamelerine bilanço raptetmek mecburiyetin­de bulunan anonim, komandit, limited ve sermayesi üzerinden kazanç dağıtan kooperatif şirketlerin vergileri, 1941 takvim yılma veya ticari yılma ve ticarethanelerini terk, devir ve tasfiye etmiş olanlarda terk, devir ve tasfiyeye takaddüm eden son seneye ait safi kazancının yüzde ellisinden aşağı ve anonim şirketlerde yüzde yetmişinden yukarı olamaz. İkinci maddenin (B) fıkrasında yazılı çiftçilerin mükellefiyetleri de varlıklarının yüzde beşini (geçemez. 

3. Verginin tarhı 

Madde 7 — İkinci maddede yazılı servet ve kazanç sahiplerinin mükellefiyet derecelerini tesbit etmek üzere her vilâyet ve kaza merke­zinde mahallin en büyük mülkiye memurunun reisliği altında en büyük mal memurundan ve ticaret odalariyle belediyelerce kendi azaları ara­sından seçilecek ikişer azadan müteşekkil bir ve icabına göre müteaddit komisyon kurulur. Ticaret odası bulunmıyan yerlerde, bu odanın seçe­ceği azalar yerine belediyece, hariçten ticaret ve ziraattan anlıyanlar ara­sından  iki âza seçilir. En büyük mülkiye ve maliye memurları bu komisyonlarda bizzat bulunmakla mükelleftirler. Ancak birden fazla komisyon kurulan yer­lerde tensip edecekleri memurları tevkil edebilirler ve kendileri de ica­bına göre istedikleri komisyonlarda bulunabilirler. Komisyonların, büyük çiftçileri tesbit için yapacağı toplantılarda Ticaret odası yerine ziraat odalarınca kendi azaları arasından ve bulun­mıyan yerlerde belediyelerce hariçten ve ziraatten anlıyanlar arasından seçilecek  iki âza komisyona iştirak eder. Komisyon kararları ekseriyetle verilir, reylerde müsavat halinde reisin bulunduğu taraf tercih edilir. 

Madde 8 — Komisyonlar, şirketlerin mükellefiyetlerini tesbit ettik­leri sırada şeriklerin de servetleri derecesini ve fevkalâde kazançlarını araştırarak bunların da mükellefiyetlerini takdir ederler. 

Madde 9 — Komisyonlar, muhtelif zümrelerin mükellefiyet dere­celerini tesbit işini on beş gün içinde intaç ile mükelleftirler. Bu müd­det zarfında işini bitiremiyen komisyonların memur olmayan âzası de­ğiştirilerek yerlerine son mebus intihabında müntehibi sani olanlar ara­sından belediye reislerince seçilecek dörder zat alınmak suretiyle komis­yonların âzası tamamlanır. 

Madde 10 — Mükelleflerin tesbiti sırasında komisyonlarca unutul­muş olanların isimleri komisyonların dağılmasından itibaren en geç  iki ay içinde varidat dairelerince tesbit olunarak 7 nci madde hükmü daire­sinde yeniden teşkil edilecek komisyonlara bi ldi r i l i r. Komisyonlar âzami on beş gün içinde bu mükelleflerin vergi miktarlarını kararlaştırmağa mecburdurlar. 

4. Verginin tebliğ ve tahsili 

Madde 11 — Komisyon kararları, şehir ve kasabalarda varidat dai­relerinin kapılarına ve köylerde münasip mahallere listeler yapıştırılmak suretiyle ilân ve tebliğ olunur. Listelerin asıldığı, gündelik gazete çıkan yerlerde gazetelerle ve gündelik gazete çıkmıyan mahallerde belediye tellâlları marifetiyle halka ayrıca haber verilir. Komisyon kararları nihaî ve katî mahiyette olup bunlara karşı idari ve adli kaza mercilerinde dâva açılamaz. Ancak bir mükellef namına aynı mükellefiyet mevzuundan dolayı mükerrer vergi tarh edilmiş ol­duğu takdirde bunlardan en yüksek olanı ipka edilerek diğerleri tarhiyatı yapan komisyonların vazife gördüğü mahallerin en büyük mal me­muru tarafından mükelleflerin müracaatı üzerine silinir. 

Madde 12 — Mükellefler vergilerini, talik tarihinden itibaren on beş gün içinde mal sandığına yatırmağa mecburdurlar. On beş günlük müddetin geçmesini beklemeden mahallin en büyük malmefhuru, lüzum gördüğü mükelleflerin menkul ve gayrimenkul mallariyle alacak, hak ve menfaatlerinin ihtiyaten haczine karar verebilir. On beş günlük müddet içinde yatırılmıyan vergilerin Tahsili Emval Kanununa tevfikan tahsiline tevessül edilmekle beraber vergi miktarına müddetin dolmasından itibaren birinci hafta için yüzde bir ve ikinci hafta için yüzde  i ki zammoluııur. Talik tarihinden itibaren bir ay zarfında borçlarını ödemiyen mü­kellefler borçlarını tamamen ödeyinceye kadar memleketin herhangi bir yerinde bedeni kabiliyetlerine göre askerî mahiyeti haiz olmıyan umumî hizmetlerde veya belediye hizmetlerinde çalıştırılırlar. Ancak üçüncü maddenin son fıkrasında yazılı olanlardan ikinci maddedeki mükellefi­yete tabi bulunanlarla kadınların ve elli beş yaşını mütecaviz erkeklerin borçları hakkında Tahsili Emval Kanunu tatbik edilmekle beraber bun­lar çalışma mükellefiyetine tabi tutulmıyabilirler. Bu fıkra hükmüne göre çalıştırılanlara verilecek ücretin yarısı borçlarına mahsup olunur. Çalışma mecburiyetinin tatbik tarzı Hükümetçe hazırlanacak bir talimatname ile tâyin olunur. Bi r inci fıkrada yazılı on beş günlük müddet içinde vergilerini vermeyen mükellefler, aynı müddet zarfında vergileri miktarınca Ha­zine bono ve tahvilâtı veya banka teminat mektubu tevdi ettikleri tak­dirde bu mükellefler hakkında Tahsili Emval Kanununun ve çalışma mecburiyetinin tatbiki bir ay müddetle geri bırakılabilir. 

Madde 13 — Kollektif ve komandit şirketlere ait vergilerin icabı halinde ortakların ve komanditelerin şahsi mallarından istifası husu­sunda da Tahsili emval kanunu hükümleri tatbik olunmakla beraber ortak ve komanditeler çalışma mecburiyetine de tabi tutulabilirler ve on 'ikinci maddenin ikinci fıkrası hükmü bunlar hakkında da tatbik olunur. Bu madde ile on ikinci maddede yazılı karar ve muameleler katî olup bunlara karşı idari ve adli kaza mercilerinde dâva açılamaz. 

5. Teminat 

Madde 14 — Varlık vergisiyle mükellef tutulanların ikametgâh­larında, ıgerek kendilerine ve gerek karı veya kocalarına veya kendile­riyle birlikte oturan usul ve furuğiyle kardeşlerine ait dükkân, mağaza, depo, ambar, fabrika ve imalâthanelerde veya bunlara benzer yerlerde bulunan bütün menkul mallarla tapuda veya vergide bunlardan herhangi biri namına kayıtlı olan gayrimenkul mallar bu kanun mucibince alınacak vergi ve zamların kanuni teminatı hükmünde olup bu ma l l a rın satılmasında da Tahsili Emval Kanunu hükümleri tatbik olunur. Ver­ginin teminatını teşkil eden bu mallardan mükellefin kendisine veya kan ve kocasına ait olanlar hariç olmak üzere diğer mallar üzerine ko­misyonlarca verginin takdir ve tesbiti tarihinden itibaren bir sene zar­fında ayrıca haciz konmadığı takdirde bu mallar üzerindeki teminat hükmü sona erer. 

Mükelleflerin zilyedliği altında veya yukarda yazılı mahallerde bulunan menkul mallara mütaallik satış, temlik ve rehin iddiaları mu­teber sayılmaz ve bu nevi mallar hakkında dermeyan olunacak istihkak iddiaları dinlenemez. 

Bu kanunun neşrinden mukaddem başlamış olan ve bir ilâma veya bu hüküm ve kuvıvette noterlikçe tanzim edilmiş mukaddem tarihli res­mî bir senede müstenit olmıyarak vapılmış bulunan takip neticesinde icra dairelerince konulmuş olan ihtivati ve icrai hacizler bu teminat hükmüne halel vermez. Bu hacizler ancak vergi alacağının tahsilinden sonra bir bakiye kaldığı takdirde bu kısım hakkında infaz olunur. Gayrimenkullerin satışında bunların varlık vergisi mükellefiyeti ile ilişiği olmadığı alâkalı varidat dairesince tasdik edilmedikçe tapu daire­leri tescil yapamaz. Yapılan tesciller hükümsüz sayılır. 

6. Müruruzaman 

Madde 15 — 9 ve 10 uncu maddelerde yazılı müddet ve şartlar için­de tarhedilemiyen vergiler, bu müddetler geçtikten sonra yeniden tarh ve tahsil edilemez. 

Bu kanun mucibince tahakkuk ettirilmiş olan vergiler 1943 malî yılından itibaren beş yıl sonra tahsil olunamaz. Verginin tahsili için yapılacak her nevi takip muameleleri, müruruzamanı keser. 

7. Meriyet maddeleri 

Madde 16 — Bu kanun neşri tarihinden muteberdir. 

Madde 17 — Bu kanunun hükümlerini yürütmeğe İcra Vekilleri 

Heyeti memurdur. 


Veri

C.L. Sulzberger'in Varlık Vergisi İle İlgili The New York Times Gazetesindeki 9.9.1943 Tarihli Yazısı

C.L. Sulzberger'in Varlık Vergisi ile ilgili The New York Times gazetesindeki 9.9.1943 tarihli yazısı aşağıdaki gibidir : 

Türkiye Sermayeye Salınan Vergiden Huzursuz

Modern ekonomi tarihinin en geniş kapsamlı mali önlemlerinden biri, Türkiye’de artık yavaş yavaş sona yaklaşıyor. Yaklaşık dokuz aydan beri, tartışmaların, eleştirilerin ve savunmaların odağında bu vergi konusunun yer aldığı ülkenin, savaşa girmemiş Birleşmiş Milletler  müttefiki olmak ile tarafsızlık arasında sıkışıp kalmış tavrı, henüz açıklığa kavuşmadı. Bu verginin  ekonomik, toplumsal, felsefi ve diplomatik sonuçları çok yaygındır ve olası etkileri hakkında öngörülerde bulunmak için henüz erkendir.

Söz konusu vergi, Varlık Vergisi adı verilen ve sözcük anlamı açısından varlıktan (gelir) alınan ve en şiddetli  karşıtlarınca, sermaye üzerine konulmuş olarak nitelendirilen bir vergidir. Bu vergi 11 Kasım 1942’de Türk Millet Meclisi tarafından yasalaştırıldı.

Verginin temel amacı, savaş yüzünden  hüküm süren enflasyonist koşullara çare bulmak için yüklü miktarda bir gelir elde etmek ve asker sayısı yaklaşık 1.000.000’a ulaşan orduyu  ayakta tutabilmek olarak belirtilmişti. Hükümet yükümlülükleri büyük ölçüde,  aşırı miktarda para basmak biçiminde karşılanmıştı ve Varlık Vergisi bu aşırı banknot dolaşımının büyük bölümünü piyasadan geri çekmek ve böylece fiyat artışlarını durdurmak amacıyla  konmuştu.

Azınlık Gurupları Karşı Çıkıyorlar

Bu eşi benzeri görülmemiş vergi, özellikle bu ülke deki Hıristiyan ve Yahudi çevrelerde ve  yabancı diplomat ve işadamları arasında sert eleştirilere neden oldu. Vergi, karşıtlarınca, doğrudan doğruya,  Hıristiyan ve Yahudi azınlıklara zarar verme girişimi olarak eleştirildi. 

Vergi yandaşları, azınlık karşıtı bir yaklaşımın amaçlar arasında yer almadığını ve uygulamada da ortaya çıkmadığını, bu verginin ülkeyi  ekonomik kaostan çıkarmak üzere alınmış bir acil önlem olduğunu,  son dört yıl içinde çıkar sağlayanları hedef aldığını savunuyorlar. Bu kişiler, nüfusun büyük bölümünü oluşturan köylü kitlelerinin zorunlu ürün vergisi ve genel vergiler biçiminde adaletsiz bir pay ödemekte olduklarını, bu nedenle, daha büyük bir katkıda bulunma sırasının zenginlere geldiğini öne sürüyorlar. 

Türk yönetim çevrelerinde acil para tedarik ederek enflasyonun önüne geçmek için serveti vergilendirmenin isabetli olup olmayacağı hakkında iki yıldır tartışma sürmekteydi. Başbakan Şükrü Saracoğlu maliye ve siyaset uzmanlarının verdikleri raporlardan sonra nihayet bu tedbiri almaya onay verdi ve vergi Millet Meclisi’nden çıktı.

Varlık (vergisi) tedbirinin arka planında, devrime kadar, özellikle İzmir ve İstanbul limanları çevresinde yoğunlaşmış olan Hıristiyan ve Yahudi azınlıklar ile karşılaştırıldığında, ticaret ve maliye konularında eğitimsiz ve becerisiz olan (ve bu durumun kalıntılarını hala taşıyan) Türk köylüsü bulunmaktadır. 

Türkiye’nin ticaret ve iş hayatının önemli bölümlerinin yönetimi bu azınlık gruplarının ve büyük yabancı çıkarların elindedir. Köylü, esas olarak, bu kentli kişilere karşı güvensizlik ve hoşnutsuzluk beslemektedir.

Savaş koşullarında, Ordu’yu beslemek için günde 1.000.000 liradan fazla masraf yapıldığı ve işgücü yetersizliği koşullarında, Hazine’nin çıkardığı, dolaşımdaki kağıt para miktarı 760.000.000 lirayı bulmuştur. Bu rakam, savaş öncesinde 180.000.000 lira idi. Bu enflasyon, fiyatlarda korkunç bir yükselmeye ve tabii ki elinde mal ve mülk bulunduranların (kağıt para) karlarında artışa yol açmıştır.

Liradan kaçış başlamış, kağıt para mümkün olduğu kadar çabuk, gayrı menkule, mala veya altına çevrilmiştir. Kısaca, klasik enflasyon göstergelerinin tümü vardı. Bu durumun farkında olan Hükümet, bazı olağanüstü önlemler almaya karar verdi.  

Hükümete göre, Türk Ordusu’nun da bel kemiğini oluşturan köylülüğü daha fazla vergilendirmek mümkün değildi. Ayrıca, bazı Türk yetkililer, (bazı) Türk ve azınlık ticaret evleri (şirketleri)nin büyük çıkarlar sağladığını ve yaygın şekilde vergi kaçırıldığını düşünüyorlardı. Sonuncu olarak da, bu yolla ek bir işgücü sağlanacağı da düşünülmüştü.  Böylece, nihayet, servet üzerine bir vergi salmak fikri kararlaştırıldığında, vergi ödemeyenlerin (ödeyemeyenlerin) zorunlu çalışma ile cezalandırılacakları şeklinde bir madde de eklenmişti.  Yasanın bu maddesi, uygulama başladıktan sonra, en çok tartışma yaratmış olan maddesi olmuştur. 


Veri

C.L. Sulzberger'in Varlık Vergisi İle İlgili The New York Times Gazetesindeki 10.9.1943 Tarihli Yazısı

C.L. Sulzberger'in Varlık Vergisi ile ilgili The New York Times gazetesindeki 10.9.1943 tarihli yazısı aşağıdaki gibidir : 

 

Konuşulanların kamuoyuna yansımadığı toplantılarda uzun uzun görüşüldükten sonra, Başbakan Şükrü Saraçoğlu, Büyük Millet Meclisi’nin 3 Kasım 1942 günkü oturumunun açılışında, 1939’dan bu yana süren normal dışı koşullar nedeniyle servet biriktirmiş olan kişileri ve olağandışı projeleri ağır bir şekilde vergilendirmeyi öngören bir kanun tasarısını sunma niyetini açıkladı.

Başbakanın konuşmasına göre, bu vergiyle toplanan para, Ziraat Bankasında bloke edilecek bir hesapta toplanacak ve nihai olarak, ülkede dolaşımda olan kağıt para miktarında ve sonuç olarak da şu anda var olan enflasyonda da bir azalmaya yol açacak. 

Türkçede  “Varlık Vergisi” olarak adlandırılan vergiyi Parlamento  fazla  itiraz etmeden oyladı. Şimsi varolan cumhuriyetçi rejim yönetimindeki  modern Türkiye,  Osmanlı Padişahlarının temsil ettiği Asya despotizmi ile Batı demokrasisi arasındaki uçurumu  en kısa sürede doldurmak için elden gelen en büyük çabayı göstermiştir ancak muhalefet parlamenter tartışmalarda belirleyici bir rol oynamamaktadır.  Varlık Vergisi geçen 11 Kasımda  yasalaşatı.  Yasa servet ve zenginlerin aşırı karları üzerine bir vergi koyuyor ve  Türkiye nüfusunu oluşturanlar arasından 5 kategoriyi etkiliyordu:  özel sektördeki ücretliler (devlet memurları muaf tutulmuştu); önemli çiftçiler (en üst vergi miktarı, bunların sahip olduğu mülkün değerinin yüzde beşi olarak saptanmıştı); gayrı menkul ve bina sahipleri; 1939’dan beri iş yapmakta olan şirketler ve kişiler ve aracı ve komisyoncular.

Zorunlu Çalışma Cezadır

Vergilerini, yasanın öngördüğü  biçimde bir ay içinde tam anlamıyla ödeyemeyen  kişiler, askeri olmayan projelerde çalışmaya zorlanmaktadırlar. 

Varlık vergisi ilk uygulamaya konulduğu sırada, vergi metninin tam olarak söylediği anlamda yorumlanmıştı, yani savaşın başından beri elde edilen anormal derecedki yüksek karlara getirilen bir vergi olarak.  Genelde,yalnızca bu tür karlar elde etmiş olan tüccarların ve mal sahiplerinin yasa kapasamına gireceği şeklinde yorumlanmıştı.

Aşırı çıkarlar sağlandığına ve bir ölçüde vergi kaçırmanın söz konusu olduğuna kuşku yoktur. 

Hükümetin,  kendilerine  müslüman yurttaşlara davrandığından daha olumsuz davrandığı endişesini taşıyan   Hristiyan ve Yahudi Türkiye vatandaşları  arasında  geleceğe ilişkin kaygılar  daha büyüktür. Türkiye’de salınmış olan bu vergi, dünya kamu oyunun ilgisini, o ana kadar benzeri görülmemiş bir mali önlem olmasıyla çekmiş olmanın yanında, ayni zamanda olası diplomatik ve politik yansımalar da getirecek gibi görünmektedir.  Savaş sonrasında Balkanları ve Orta Doğu’yu saran sorunları bir ölçüde olsun anlayabilmek için,bu verginin uygulaması ve sonuçları hakkında bilgi sahibi olmak gerekir.

Bu nedenle ve  kamuoyunun bu konuda çok az şey  biliyor olmasınden dolayı,  Varlık Vergisi hakkındaki resmi görüşleri, Başbakan Saraçoğlu’nun ifade ettiği biçimiyle sunmak iyi olacaktır: 

“Ülkemiz nüfusunun esas gövdesini oluşturan  Türk köylüsü genellikle yoksuldur ve kötü koşullarda barınmaktadır” diyen Başbakan    şöyle devam etti. “Dünyada varolan  koşullar nedeniyle  büyük bir orduyu beslemek için  ülkenin gücünü aşan muazzam miktarlarda paralar harcamak zorunda kaldık."

Mali bakımdan, durumu sürdürebilmek için geçen yıl ve bu yıl yeni kaynaklar bulmak zorunda kaldık. 

“Muazzam Açıklarla  Karşı Karşıya”

“Yeni bir vergiye ihtiyaç duyarsanız,  bunu ödeyecek olanları bulup çıkarmak zorunda kalırsınız.  Geçmişte, yüzyıllar boyunca, her zaman Türk köylüsü  vergi ödemeye zorlandı.  Büyük bir bütçe açığı ile karşı karşıya olan bizler için iki kaynak vardı: Zenginler ve sıradan insanlar. 

“Varlık’la birlikte,  zenginin servetinin bir bölümünü alıyoruz. Zengin zengin olmaya devam ediyor.  Köylü de, öteden beri, ürününün büyük bir bölümünü,  zarara uğrasa bile,  hükümetin saptadığı sabit fiyattan  teslim etmek zorundadır. Köylüler  ürünlerinin % 8’ini  hükümete direkt vergi olarak  ödüyorlar  % 12’sini ise  hükümetin saptadığı sabit fiyatlardan satıyorlar.

“Köylüleri bundan daha ağır vergilendiremeyeceğimiz açıktı.  Aklımıza bir başka fikir geldi:tüm fabrikaları, günde 3 tane 8 saatlik vardiya ile 24 saat çalıştırmak.- fakat bunun için yeterli kömüre sahip  değildik ve zaten çoğu günde 8 ya da 16 saat üzerinden çalışmaktalar.Böyle bir önlem sanayi üretimini artıracaktı ve orduda görev yapanlar ya da madenlerde zorunlu çalışmaya tabi tutulmuş olanlar dışında herkesi istihdam edecekti.

“ Ekim 1942 de hala ciddi bir biçimde artan kamusal borca sahiptik ve  kabine vaktinin büyük bölümünü mali krize ayırıyordu. Zengini ve çıkar sağlayanları vergilendiren Varlık’ta karar kıldık. 

“Baştan, bu şekilde 250 milyon lira sağlamayı ummuştuk. Şimdiye kadar 300 milyonun üzerinde vergi sağladık. 

Verginin tahsililinin tamamlanması Türkiye’yi mevcut sıkıntılı uluslararası koşullarda  mali açıdan bir yıl ya da bir buçuk yıl ayakta durma noktasına getirecektir. Eğer savaşı bu süre içinde bitirebilirseniz,  iyi durumda olacağız. Aksi takdirde  yeniden başka mali önlemler almamız gerekecek.”

 


Veri

C.L. Sulzberger'in Varlık Vergisi İle İlgili The New York Times Gazetesindeki 11.9.1943 Tarihli Yazısı

C.L. Sulzberger'in The New York Times gazetesindeki 11.9.1943 tarihli yazısı aşağıdaki gibidir : 

Varlık Vergisi’nin 17 Aralık 1942 ‘de yasalaşmasından kısa bir süre sonra  İstanbul’daki bir gizli komisyon vergi tahakkukunu saptamaya başladı ve  toplanacak vergi miktarını  ilan etti. İstanbul Vilayeti nüfusu, Türkiye’nin gayrimüslim nüfusunun büyük bölümünü  kapsıyor.

Hıristiyan ve Yahudi işyerlerine tarh edilen vergi emsalleri olan Müslüman işyerlerine göre öyle ağırdı ki, baştan çekinilen ayrım cılık gerçekleşmekle kalmadı,  ötesine bile geçildi. Gayrimüslimlere tarh edilenlerin çoğu el koyma biçiminde ortaya çıktı.

Yazarın görüştüğü hükümet yetkilileri bunu vergiyi saptayanların yetersizliğine yoruyorlar. Bununla birlikte birçok gözlemci  verginin gayrimüslimleri  iş yaşamının dışına sürmeyi amaçladığını ve böylece gayrimüslimlerin  ticaret hayatının büyük bölümünü denetlemelerinin kalıcı bir şekilde önüne geçmeyi amaçladığı sonucunu çıkarıyor. Bu hükümetçe şiddetle reddediliyor.

Ayrımcılık örnekleri

Yabancıların  sahip olduğu işyerleri ve kurumlar, değişen oranlarda ayrımcılıktan zarar gördü.

Rumların, Yugoslavların ve İtalyanların sahip oldukları işler, nerdeyse Türkiye’deki azınlıkların vergilendirildikleri oranda ağır vergilendirilmişlerdi.     

Fransız, Alman ve Bulgar şirketleri daha az vergilendirilmişlerdi; Amerikalı ve İngilizlere gelince, genel olarak bakıldığında onlar nispeten ucuz kurtuldular.

Örneğin geniş ve gelişen bir kuruluş olan  İstanbul’daki Amerikan Hastanesi’ ne 2.500 lira vergi tarh edilmişken,yoksul ve kötü donanımlı Ermeni Hastanesi 39.000  lira ödemek zorunda kaldı.

Çalışmaları, tüm diğer yerel komisyonlar gibi gizli olan ve kararlarının temyizi olmayan İstanbul Varlık Vergisi Tespit Komisyonu  ücretlilere uygulanacak vergi oranları listesini yayınladığı zaman,Türk vatandaşı olan Hıristiyanlar ve Yahudilerin Müslüman olan Türklere göre karşılaştırılamayacak kadar  fazla oranda vergilendirildikleri görüldü. Vergi tahakkuk ettirilenlerin hemen hepsi azınlıklardandı ve ayda 100 liradan az ücret alanlar 500 lira Varlık vergisi vereceklerdi, ayda 250 lira ücret alanlara ise 1.500 lira  vergi tahakkuk etmişti  İstanbul’da bulunan bir Amerikan kuruluşunda çalışan ve ücretleri ayda 30 ila 50 lira arasında olan Hıristiyan ve Türk hizmetli ve işçilere 500 lira vergi tahakkuk etmişti.  Müslüman çalışanlardan ise vergi vermesi gereken hemen hemen yok idi.

Buradaki büyük bir yabancı kuruluşunun yaptığı araştırmaya göre, Müslüman Türk çalışanlarından 1.2’si vergilendirildiği halde, azınlık Türk çalışanlarının 96.1’i vergilendirilmişti.

Mesleklerden Örnekler

Azınlıklara mensup meslek adamları Müslüman meslektaşlarının ödemeleri gereken vergi miktarının bir kaç katı oranında vergilendirilmişlerdi.  Hatta Müslüman meslektaşların bir kısmı hiç vergilendirilmemişti.

Tarh edilen miktarlar yayınlandıkça, yönetici görevliler tarafından Varlık Vergisinin çok özgür bir şekilde yorumlandığı belirginleşti.  Çünkü Yasanın metni ücretlerin bu denli ağır bir şekilde vergilendirilmesini öngörmüyordu. Yasa savaşın başından itibaren edinilmiş olan olağanüstü karları ve büyük servet birikimlerini ya da gayrı menkul edinimlerini vergilendirmeyi amaçlamıştı.

Dış Ticaret Odası’nın yaptığı bir çalışma, aşağıdaki vergi oranlarını göstermektedir: Müslüman Türk tüccarlar, yüzde 4.94; Rum (Ortodoks-Yunanlı) Türk tüccarlar, yüzde 156; Yahudi Türk tüccarlar, yüzde 176; Ermeni Türk tüccarlar yüzde 232.

Tarh edilen verginin tamamını bir ay içinde ödeyemeyenlerin cezası Doğu Anadolu’da zorunlu çalışmaya gönderilmekti. Azınlıklara salınan vergiler, ödemenin nakit olarak yapılması istendiği düşünülürse,  belirlenen sürelerde ödenemeyecek kadar yüksekti. Tek başına İstanbul Vilayeti’nde salınan verinin toplamı 344.000.000 liraya ulaştı; bu ise Türkiye’de dolaşımdaki paranın yaklaşık % 50’si demekti.


Veri

C.L. Sulzberger'in Varlık Vergisi İle İlgili The New York Times Gazetesindeki 12.9.1943 Tarihli Yazısı

C.L. Sulzberger'in The New York Times gazetesindeki 12.9.1943 tarihli yazısı aşağıdaki gibidir : 

Varlık Vergisinin salınışı, uygulanışı ve bunun azınlıklar ve yabancı iş çevreleri  üzerinde yarattığı etkiler,  tahmin edilebileceği gibi, buradaki diplomatik çevreler üzerinde  belli yankılar yarattı. 

Varlık Vergisi adı verilen vergi, müttefiklerin bakış açısına göre, Birleşmiş Milletler’in (Müttefikler) önünde henüz zapt edilecek bir kuzey Afrika’nın durduğu ve Almanların Stalingrad’ı alamayacaklarının henüz  kesinlik kazanmadığı bir dönemde  tasarlandı. Türkiye Britanya’nın ve Birleşik Devletler’in aktif bir müttefikidir, öte yandan bir dostluk anlaşması ile  Almanya’yla ilişki içindedir; İngiliz dışişlerinin ısrarla bir iç sorun olarak  tanımladığı bir önleme karşı çıkıp Türk hükümetini tedirgin etmenin akıllıca olmayacağı saptanmıştı.

Bu yüzden Yunan  Elçiliği Türklere en sert  karşı çıkan ve en acı sözleri sarfeden elçilik oldu çünkü Yunanistan’ın  (vergiden) etkilenen uyruğu ve dindaşı daha çok. 

Koşullar gereği  Anglo- Amerikan diplomatik girişimleri sınırlı kaldı. Eğilim, Varlık Vergisi’ni olumsuz karşılamak ama bunu söz konusu  ülkelerin uyruklarının etkilendiği durumlar dışında  bunu resmi olarak dışa vurmamak  yönündeydi. Kimi yabancı şirketler Varlık Vergisi’ni Lozan Antlaşması’nın ihlali olarak gördüler...

Zorunlu Çalışma Cezası     

Her şeyin ötesinde en çok kaygıyı yaratan, yasanın  zorunlu çalışmayı getiren XII.  maddesi oldu. ...Varlık’ın uygulanmasından kısa bir süre sonra  borçlarını ödeyemeyen az sayıda insan tutuklandı ve bir hafta gözaltında tutulduktan sonra  yol yapımında çalışmak üzere trenle Aşkale’ye yollandı. ...Hükümetin  tutumu kimsenin ödeyebileceğinden fazla  vergilendirilmediği ve ödememenin ödeme isteksizliğini gösterdiği ve bu yüzden cezaların tam olarak çektirilmesi biçiminde oldu.  Sayıları bini aşmayan kişinin bu kesin cezaya konu olduğu  tahmin ediliyor. Bunların çoğu varlıklı kişiler, önde gelen yurttaşlar. Neredeyse tümü  Hıristiyan  azınlıklardan ve Yahudi nüfusundan geliyor. Bu kişilerin yol yapımındaki emeklerinin bir işe yaradığını iddia etmek güçtür ama  kimileri fonlar yaratmayı  ve borçlarını ödemeyi başarırken, geri kalanların başına gelenler azınlıkların geri kalanlarını korkutuyor ve  ne pahasına olursa olsun ödeyelim güdüsünü doğuruyor. 

Türkiye’deki sermaye vergisinin altında yatan felsefeyi bana buradaki en yetkili gözlemcilerden biri şöyle açıkladı: “Hükümetin niyeti  varlıklı Hıristiyanlardan ve Yahudilerden, onların çalışma gücünü yok etmeden, ne kadar çok toplayabilirse o kadar çok vergi  toplamaktır.”

Hükümet azınlıklara yönelik herhangi bir ayrımcılık niyetini ısrarla reddetmesine ve Türk Başbakanı Şükrü Saracoğlu’nun  ülkesinin Hıristiyan karşıtı ya da Yahudi karşıtı politikalara hiçbir sempati duymadığını bana söylemiş olmasına rağmen, yasanın  vergiyi salan komisyonlardaki uygulamasının kuşkular uyandırdığı gerçeği ortada duruyor. ...

Varlık Vergisi felsefesinin altında, özel girişimcilik karşıtı bir devletçilik ekonomisi geliştirme  arzusu yatıyor. Zaten devletçilik tek siyasal partisinin altı temel ilkesinden biri...


Veri

Cahit Kayra'nın Savaş Türkiye ve Varlık Vergisi Kitabında Verilen 2. Dünya Savaşı Yıllarında Tahsil Edilen Vergilerin Yıllara Göre Değerleri

Cahit Kayra'nın "Savaş Türkiye ve Varlık Vergisi" kitabında verilen 2. Dünya Savaşı yıllarında tahsil edilen vergilerin yıllara göre değerleri aşağıdaki gibidir : 

Yıllar Toprak Mahsülleri Ver. Hayvanlar Ver. Varlık Vergisi + Gelir Kurumlar Ver
1939 - 15.5 -
1940 - 15.7 -
1941 - 22.4 -
1942 - 28.0 270
1943 59.9 26.4 47.2
1944 44.6 26.0 -
1945 62.2 27.7 -
1946 60.0 27.4 -
TOPLAM 226 162 317

 


Olay

Varlık Vergisi Kanununun Kabul Edilmesi

Tarih : 11 Kasım 1942
Yer/Konum : T.B.M.M-Ankara

11 Kasım 1942'de Varlık Vergisi ile ilgili kanun kabul edildmiştir ve 12 Kasım'da resmi gazetede yayınlanmıştır. 


Sav

Varlık Vergisi Zorunluluktan Yapılmıştır

Varlık vergisi Türkiye'nin 2.Dünya Savaşı sırasında içinde bulunduğu durum nedeniyle zorunluluktan yapılmıştır.

Sav

Varlık Vergisi Gayrımüslimlerden ve Yabancılardan Alınmıştır

Varlık Vergisi sadece gayrımüslimlerden ve yabancılardan alınmıştır.

Sav

Varlık Vergisi Ekonomiyi Sadece Türklerin Kontrol Etmesi İçin Yapılmıştır.

Varlık Vergisi ekonomiyi sadece Türklerin kontrol etmesi için yapılmıştır ve 2. Dünya Savaşı şartları bahane edilmiştir.

Sav

Varlık Vergisi Hukuk Dışıdır

Varlık vergisi hukuk dışı bir kanundur ve hukuk kuralları ihlal edilerek uygulanmıştır.

Sav

Varlık Vergisi Gayrimüslimlerin Mallarını Satmaları İçin Çıkartılmıştır

Varlık Vergisi gayrımüslimlerin hızlı ve ucuz bir şekilde ellerindeki malları satmaları için çıkartılmıştır. Bu şekilde sermaye el değiştirmiştir.

Sav

Varlık Vergisi Türkiye'nin Ayıbıdır

Varlık Vergisi Türkiye tarihi için bir ayıp ve kara lekedir

Sav

Varlık Vergisi Türk Ekonomisine Zarar Vermiştir

Varlık Vergisi sırasında sermaye ekonomiden çekilmiş ve Türk ekonomisi ve kalkınması zarar görmüştür.

Sav

Varlık Vergisi Haksız Şekilde Sermaye Elde Edenlere Yapılmıştır

Varlık vergisi haksız bir şekilde (karaborsa , tefecilik , vurgunculuk vs..) şeklinde sermayesini büyütmüş insanlara uygulanmıştır.

Sav

Varlık Vergisi Devlete Ve Millete Destek Vermeyenlere Yapılmıştır

Varlık Vergisi 2. Dünya Savaşının zor zamanlarında sermaye ve güçleri olmasına rağmen devlet ve millete hiç bir destekte bulunmayan kişilere uygulanmıştır.

Sav

Varlık Vergisi Türk Devletini Kötülemek İçin Kullanılmaktadır

Varlık Vergisi Türk devletine düşman olanlar tarafından , Türk devletini karalamak ve kötülemek amacıyla kullanılmakta ve çarpıtılmaktadır.

Sav

Varlık Vergisi Yahudilerin Filistin'e Göç Etmeleri Sağlamak İçin Dış Güçler Tarafından Desteklenmiştir

Varlık vergisi Türkiye'deki Yahudi'lerin Filistin topraklarına göç ettirilmesini sağlamak amaçlı yapılmıştır. İsrail devletini kurmak amacındaki gruplar ve devletler Varlık vergisini desteklemişlerdir.

Sav

Varlık Vergisi Kanunu Doğrudur Ancak Uygulamalarda Hatalar Yapılmıştır

Varlık vergisi çıkartılması doğru bir karadır ancak başarılı bir şekilde uygulanamamış ve hatalar, adaletsizlikler vs. yapılmıştır

Sav

Varlık Vergisi Dış Güçlerin Baskısı Nedeniyle Kaldırılmıştır

Varlık Vergisi dış güçlerin (A.B.D ve İngilitere gibi) tepki göstermeleri ve baskı yapmaları sonucu kaldırılmıştır.

Sav

Varlık Vergisi Almanya'yı Memnun Etmek Amacıyla Yapılmıştır

Varlık vergisi Almanya'nın desteğini almak için yapılmıştır.

Sav

Varlık Vergisi Nedeniyle Azınlıklar Türkiye'yi Terk Etmiştir

Varlık vergisi nedeniyle çok sayıda azınlık ülkeyi terk etmiştir.

Sav

Varlık Vergisinden Sonra İhracat ve İthalat Azalmıştır

Varlık vergisinden sonra ihracat ve ithalat azalmıştır

Sav

Varlık Vergisine Karşı Olanların Kullandığı Başlıca Kaynak Faik Ökte'nin Varlık Vergisi Faciası Kitabıdır

Varlık vergisine karşı olanların kullandığı ve iddialarını dayandırdıkları başlıca kaynak Faik Ökte'nin "Varlık Vergisi Faciası" kitabıdır.

Sav

Faik Ökte'nin Varlık Vergisi Faciası Kitabı Güvenilir Bir Kaynak Değildir

Faik Ökte'nin "Varlık Vergisi Faciası" kitabı güvenilir bir kaynak değildir. Varlık Vergisi sırasında iktidar olan C.H.P'yi eleştirip, zamanın iktidarı Demokrat Partiye yaranmak ve kendi sorumluluğundan kurtulmaya çalışmak için yazılmış bir kitaptır.

Sav

Varlık Vergisinde Kişi Başına Türk'ler Daha Çok Vergi Vermiştir

Varlık vergisinde kişi başına Türk'ler daha çok vergi ödemişlerdir.

Sav

Varlık Vergisi Sırasında Gayrimüslimler ve Yabancılar Çok Daha Zenginlerdir

Varlık Vergisi sırasında gayrimüslimler ve yabancılar Türk'lere göre çok daha fazla zengindirler bu nedenle onlardan daha fazla vergi alınmıştır.

Sav

Varlık Vergisi Başarılı Olamamıştır

Varlık Vergisi başarılı olmamış ve istenilen etkiyi yapmamıştır.

Eser

Savaş Türkiye Varlık Vergisi

Sahipleri : Cahit Kayra
Varlık Vergisi sırasında maliyeci olan Cahit Kayra, varlık vergisini değerlendirir ve varlık vergisi ile ilgili yapılan suçlamaları cevaplandırır.

Eser

Varlık Vergisi Faciası

Sahipleri : Faik Ökte
İstanbul defterdarı olarak varlık vergisinin uygulayıcılarında Faik Ökte'nin varlık vergisi olayları ile ilgili anıları. Varlık vergisini ve uygulamaları eleştirmektedir.

Eser

Salkım Hanımın Taneleri

Sahipleri : Yılmaz Karakoyunlu
Varlık vergisi sırasındaki Aşkale'ye sürülen azınlıkların dramının anlatıldığı roman.

Kaynak

Cahit Kayra ile Varlık Vergisi Programı

Cahit Kayra ile Murat Bardakçının Varlık Vergisi konusunu değerlendirdikleri programın videosu

Kaynak

Resmi Gazetede Varlık Vergisi Kanunu

12 Teşrinisani 1942 Perşembe günündeki 5255 sayılı Resmi Gazetenin PDF görüntüsü

Blog

Varlık Vergisi Hakkında

Varlık Vergisi Kasım 1942'de "VAR"ı olanlar için getirilmiş bir vergi. Kısacası zenginlerin parasından alınan bir vergi. 2. Dünya savaşının koşullarında devlet bu şekilde uygun görmüş.

 

Bu konuda ilk cevap vermemiz gereken soru şu : "Neden Varlık Vergisi bu kadar tartışılıyor ?". Neden Toprak Mahsülleri Vergisi , Hayvanlar Vergisi veya X Vergisi , Z Vergisi tartışılmıyor da Varlık Vergisi tartışılıyor. Bunun cevabı şu : 1980'lerden dünyada güçlenen Küreselcilik ve Küresel Sermaye , Ulus devletlere ve Milliyetçiliğe uzun zamandır savaş açmış durumda ve özellikle medya alanında etkili bir konumda. Ulus devletler ile savaşların ilk koşulu millet-ulus kavramını yok etmek , ulus devletleri yıpratmak. Bunun için ulus-millet'in devlet ile ilgili olan değerlerine saldırılmaktadır. Örneğin en önemli hedef Atatürk'tür. Sonra İnönü-CHP ve İttihat ve Terakki Partisi , 2. Abdülhamid vs.. bu şekilde giden liste uzatılabilir. İslamcı kesim ile şu andaki geçici ittifak olmasa daha eski Padişahlar'da ve hatta İslam dini de bu yıpratma , yoketme  konusu olacak ancak şimdilik o kadar aleni bir şekilde yapılmamaktadır. Ancak arada bir "İstanbul feth edilmedi işgal edildi" gibi çıkışlar ileride yaşanma ihtimali olan gelişmeler için ipuçları veriyor.

 

Varlık Vergisini gündeme ısıtıp ısıtıp bize  tartıştırdıkları için Küresel Sermaye ve onların yerel uşaklarına veya işbirlikçilerine teşekkür etmek lazım :) (Not : Kürsel sermaye karşıtı değilim aslında. Bazı görüşlerini ben de kabul ediyorum. Ancak birilerinin çıkarları için haksız yere benim devletimin ve milletimin yıpratılması , suçlanmasını kabul edemem. Hele bu dışarıdan gelen bir operasyon ile yapılmasını kabul edemem.)

 

Öncelikle şunu belirtmek lazım ki 2. Dünya savaşında Türkiye'deki gayrimüslimlerin veya yabancıların yaşadıkları acılar , o dönemde yaşayan Türklerin  yaşadıkları acılar yanında hiç kalıyor. Hele hele 2. dünya savaşında dünyadaki insanların çektikleri çileleri , ölümleri , açlıktan ölmeleri , sakat kalan insanları düşününce Türkiye'deki gayri müslimler ve yabancılar bin kere şükretmelidirler. Ancak bu rağmen öyle bir imaj çıkarılıyor ki 2. dünya savaşında gayrimüslimlerin veya yabancıların çok büyük acılar çekti ama Türk'ler zevk-i sefada yaşadılar. 

 

Öncelikle bir insanın en önemli değeri canıdır. Can olarak Türk'ler ve Gayrimüslim'ler ne kadar kayıb verdiler acaba ? 2. dünya savaşında sınırlarda hastalıktan ve açlıktan ölen Türk askeri sayısı 22 bin civarıdır. Varlık vergisi nedenyile ölenlerin sayısı 21 civarıdır. Aradaki farkı değerlendirebilirsiniz.

 

İnsanların canından sonra en önemli ikinci değerde özgürlüğü'dür herhalde. Ceza olarak insanların ya canını alırlar yada özgürlüğü alıp hapsederler. 2. Dünya savaşı sırasında 2 milyon Türk Askeri'nin sınırlarda tutulduğu biliniyor. Askerlik bilen bilir özgürlüğün olmalıdığı bir yerdir. 2 milyon Türk (İçinde gayrimüslimde olabilir) sınırda 3-4 sene özgürlüklerini kaybetmişlerdir. Varlık vergisinde ise sürgün edilenlerin sayısı 1300 civarı. Aradaki farkı değerlendirebilirsiniz.

 

Gelelim insanların bazılarına göre çok önemli olan sermaye ve mal sahibi olma özgürlüğüne. Bazı insanlara göre insanların sahip oldukları sermaye ve mallar çok kutsal. Mal ve Sermayenin kutsal olması tam bir zırvalık.. Sen insanlardan canını isteyeceksin ve insanlar çekinmeden verecek , sen insanlardan özgürlüğünü isteyeceksin çekinmeden 4-5 yıl askerlik yapacaklar bunlara hiç bir şey demiyeceksin ama birilerinin mallarına ve paralarına el koyunca ciyak ciyak bağıracaksın. Bu tam bir komedidir. Benim fikrime göre devlet ikinci dünya savaşında istediği kişinin malına ve parasına el koymalıdır ve bu tüm millet adına olduğu sürece haklıdır da. Askerlerin özgürlüğü ve canını nasıl el koyuyorsan aynı şekilde sermaye ve paraya da öyle el koyabilirsiniz. 

 

Kapitalist ahlak küresel sermayenin en değer verdiği şey. Bu ahlakta kimsenin parasına ve malına el koymamak ve ondan almamak var. Ve bu değeri tüm dünyada tartışılmaz bir değer gibi sunmaktadır ve bunu da başarmaktadır. Ancak örneğin İslam'a göre malın ve herşeyin sahibi Allah'tır. Bu nedenle kul'un hiç bir mal sahipliği yoktur sadece kullanma hakkı vardır. Bu nedenle bir islam ülkesinde müslümanların iyiliği için zaten Allah'a ait olan mal ve sermaye'ye el koyabilirsin. Çünkü bu tüm müslümanlar için yapılmaktadır. Aynı şekilde Türkiye'de bir çok insan millet için malını-parasını harcamaktan çekinmez (Ki bırakın malını-parasını canını , özgürlüğünü vermekten çekinmiyorlar). Sosyalist-Kominist sitemden hiç bahsetmiyorum. Onlarda zaten mal-sermaye sahibi olmak gibi kavram yok.. Bu nedenle mal ve parası alınan insanların sanki çok büyük bir işkence , zülum yapılmış gibi gösterilmesi çok tuhaftır. 

 

Yukarıda bahsettiğim konular sonucunda Varlık Vergisi konusunda hiç savunma yapma gibi bir niyetim yok tam tersine devlet alması gereken mal ve parayı da tahsil etmemesi yanlış olmuştur. Paranınbelirli bölümü tahsil edilememiş ve daha sonra da tahsil edilmemiş ve ödemeyen ödemediği ile kalmıştır. Halbuki bu paralarında tahsil edilmesi gerekliydi. Bu paralar 2 milyon askerin evlerinedöndüklerinde biraz daha rahat yaşamalarına katkı olabilirdi. Ancak büyük ihitmalle dış baskılar nedeniyle veya gerek görülmediği için (kapitalist dünyaya adepte olacağız ya :)) Varlık vergisi kaldırıldı ve tahsil edilmesi gereken çok sayıda para tahsil edilmedi.

 

Varlık Vergisi konusunda yapılan bir yanlış veya çarpıtma da Türk'lerden ve yabancı veya gayrimüslim'lerden alınan vergilerin toplam değerleri ile ilgilidir. 2. dünya savaşı boyunca halktan toplanan vergilerin toplamını saymak yerine sadece Varlık Vergisi ayrı olarak sayılıyor. Halbuki o dönemde Toprak Mahsulleri Vergisi , Hayvan Vergisi vs.. ile Türk'lerden (Özellikle çiftçi ve köylülerden) sağlanan vergileri dahil ederek baktığımızda Türkler'in verdiği vergiler daha fazladır. Netice olarak devlet Türkler'den daha fazla vergi alıyor ve aldıkları da zaten fakir olan köylüler ve çiftçiler. Gayrimüslimlerden çok vergi alındığını düşünenler toplam alınana vergileri nedense hesaplamıyorlar.  Ayrıca çok daha zor şartlarda vergilerini veren köylülerle ilgilenmeyenler gayrimüslimlerle bir hayli ilgileniyorlar. 

 

 





Bu Sayfayı Paylaş:

İletişim Bilgileri

Takip Et

Her Hakkı Saklıdır. Bu sitede yayınlanan tüm bilgi ve fikirlerin kullanımından fibiler.com sorumlu değildir. Bu sitede üretilmiş , derlenmiş içerikleri, fibiler.com'u kaynak göstermek koşuluyla kendi sitenizde kullanılabilirsiniz. Ancak telif hakkı olan içeriklerin hakları sahiplerine aittir