Öncelikle şunu belirtelim ki böyle bir mektup veya telgraf belgesi yoktur. Ne Türk arşivlerinde ne de Suudi arşivlerinde bu tür bir belge yoktur. İddia'yı ortaya atanlar bu belgenin Kenan Evren ve Milli güvenlik Konsey'i tarafından bilerek gizlediği görüşündeler. Ancak o zaman aynı belgenin Suudi'lerde de olması gerekir ve fakat orada da yok. Sonuç olarak böyle bir belge yoktur.
İddia'yı ortaya atanlar kesin bir metin vermemişlerdir.Şu bu anlama gelen cümleler vardı gibi ifadeler kullanmışlar. Bu konudaki yazısıyı Can Ataklı'nın yazısından okuyabilirsiniz : Tıklayın . Burada bir metinden bahsedilmez iken nasıl olduysa internette bir metin dolaşır oldu. Hatta bazı yerlerde tarih 1926 değil 1919 gibi son derece saçma bir tarih yazıldı. Örneğin aşağıda bu şekilde internette paylaşılan bir yazı ve resim görülüyor : Tıklayın
Öncelikle 1919 tarihi diye bir iddia yok. İddia edilen tarih 1926'tır. 1919 Atatürk soyadını almamıştı ve Suudi devleti diye bir devlet yoktu.
1926 içinde mantıksızlık var. Arada olan Fransız (Suriye) ve İngiliz(Filistin ve Irak) ordular nasıl aşılacak ? Atatürk gibi bir komutan bunun olamayacağını bilir ve bu tür saçma bir tehditi kullanmaz. Ancak Vahhabiler'i sevmediği bilinmektedir. İleri tarihli bir tehdit belki olabilir. "Bir gün geliriz oraya..." gibi ileri bir tarihi kastederek tehdit yapılmış olabilir. Bu da tahminim sadece Türkiye içinde konuşulmuştur.
Bu iddia'yı gerçekmiş gibi sunanların amacı "Atatürk dinine bağlı bir insandır gösterilmeye çalışıldığı gibi din düşmanı değildir" şeklinde fikri ispatlamak içindir. Halbuki bunu ispatlamak için bu mektupa ihtiyaç yoktur.